Şehriyârân |
|
Bazen insan yakın çevresindeki kıymetleri fark etmez ya… Veya gözardı etme niyeti yoksa bile bir gaflet eseri olarak ihmal eder bazı hizmetleri. İşte bu yazıda bahsedeceğim “Şehriyârân” eseri de aslında neredeyse öyle bir nisyana mâruz kalacaktı ki, şükürler olsun Ramazan’ın intibahı ve bereketi imdadıma yetişti ve bu nefis eser hakkında birkaç satır yazmak müyesser oldu. Buna da şükür…
Bizim Muammer Erkul bahsetmişti önce bana bu eserden… Heyecanlı bir ses tonuyla telefonda “Sana bir kutu kitap gelecek, bakıver” demişti. Aradan kaç ay geçti bilemiyorum, ama bir hayli zaman geçtiği belli… Hep göz önünde olsun diye çalışma masamın sağına veya soluna bıraktığım bu kutuyu dün akşam açtım ve kitapları inceledim. Ne güzel bir hizmet, ne mükemmel bir düşünce… Kalın ve ağır kitaplardan ürken, korkan, sıkılanlar için zarif, sevimli, minik ama faydalı kitaplar… “Şehriyârân Sevgililer Şehri”ni Abdüllatif Uyan kaleme almış. Aziz ilim adamı ve gönül insanı muhterem Uyan, Türkiye gazetesinde birlikte çalıştığımız bir ağabeydi. Pek ortalıkta görünmeyen, ama devâsâ eserleri vücuda getiren sessiz bir hizmet insanıydı. Gazetedeki orta sayfa yazı ve şiirlerinin bir kısmı ona aitti. Dış Haberler Servisi’nde çalışan oğlu Serdar Uyan ile de güzel bir dostluğumuz devam ediyordu. Şehriyârân kitaplarının her birindeki kırkar menkıbenin hepsi telif, yeniden ve özellikle kaleme alınmış. Her metin, evliyaların hayatına, hatıralarına, sohbetlerine adanmış olan bir hayatın meyveleri… Ailece okunabilecek ve istifadeye vesile olabilecek bir eser. 36 küçük kitapta 1.440 adet menkıbe… Cümle Yayınları’nın irfanımıza kazandırdığı bu kıymetli eser, ailece okunabilecek, nesillere devredilebilecek müstesna bir çalışma olarak göz dolduruyor. Arka kapakta şu satırlar dikkatimi çekti: “Sevgilinin olmadığı şehir sanki yığındır… Beton yığınıdır, insan yığınıdır ve hüzün yığınıdır.. Sevgili; gözde fer gibidir ve damarda kan, tende can gibidir… Her şehir bir yâr değildir belki ama; her yâr binlerce şehir gibidir!” Güzel bir kutuda hazırlanan ve pratik bir şekilde okura sunulan kitap setindeki minik fakat muhtevaca dev kitapların önsözü, değerli arkadaşım Muammer Erkul’a ait. Hem eserin müellifini hem de hizmet verdiği iklimi çok iyi bilen ve anlatan Muammer kardeşimin “takdim”iyle sizleri baş başa bırakmadan önce, tasavvuf dünyamıza meraklı olanlar, mistik âlemin rengarenk bahçesinde dolaşmak isteyenlere, İslâm’ın nezih ve değişmez mesajlarını doğrudan almak isteyenlere bu emek mahsulü eseri hararetle tavsiye ediyorum: “Bir fukara paspasın… Ben’liğin, sen’liğin yıkanıp temizlendiği bir ummandır menkıbeler. Dünyayı kuşatan denizler gibi olsalar da, hayatını karada geçirenler fark edemezler! (Cümle Yayınları, Başmusahip Sk. Tan Han 10-2 Cağaloğlu-İstanbul
|
2008-02-07