Aaa, bu adam tebessüm ediyor!
Bu gece yatmadan evvel, parmağınıza bir kurdele bağlayın;
Sabah uyanır uyanmaz, gözünüzü açar açmaz, size “TEBESSÜM ETMENİZİ” hatırlatması için…
…..
Ve hatırlamakla da kalmayıp;
Lütfen tebessüm edin…
Niye mi?..
Niye olacak; ne çözdünüz ki bu güne kadar, asılmış suratlarla?..
Tebessüm edin;
Çünkü önünüzde, en azından “BİR İYİLİK” yapabilecek bir gününüz var…
Tebessüm edin;
Çünkü önünüzdeki gün içinde, en azından “BİR BİLGİ” kazanabilme fırsatınız var…
Tebessüm edin;
Çünkü en azından “BİR İNSAN”ın sizin tebessüm ettiğinizi görmeye ihtiyacı var.
Varsın şaşırsın insanlar…
Varsın, biribirlerini dürtüklesinler ve;
“A aa, adama bak, nasıl da tebessüm ediyor!..” desinler…
Varsın, hiç de zamanı olmadığını düşünsün birileri…
Ama en az sizin kadar ihtiyacı var, birilerinin daha; “tebessüm eden bir surat” görmeye…
Anlıyor musun?..
Evet, bu gece yatmadan evvel, parmağınıza bir ip veya kurdele bağlayın;
Sabah uyanır uyanmaz, gözünüzü açar açmaz, size “TEBESSÜM ETMENİZİ” hatırlatması için…
Ve hatırlamakla da kalmayıp;
Günler ve geceler boyu, size en az bedele malolan “sadaka”ları dağıtmaya devam edin…
Lütfen tebessüm edin.
———————————————————
Şanslı hırsız
Elbette bilmeyen yok aranızda; Bu gece Kadir gecesi… Dualarınızda beni de unutmayacaksınız, değil mi?..
Dün bahsetmiştik ya hazreti Rabia’dan, birkaç satırla… Bu mübarek gün ve gecede de, yine kısacık bir hadiseyle hatırlayalım onu, şefaatine kavuşmak muradıyla…
Hırsızın biri, Rabi’a-i Adviyye (rahmetullahi teâlâ aleyhâ)’nın evine girmiş, ama bir su ibriğinden başka hiçbir şey bulamamıştı.
Tam ibriği alıp götüreceği sırada, hazreti Rabi’a seslendi:
“- Bana bak;
Eğer hırsızlık yapıyorsan, sakın bir şey almadan gitme!..”
“- Alınacak bir şey bulamadım ki…”
“- Bari şu ibrikteki su ile abdest al…
Ve şu köşeye girip, iki rekat namaz kıl… O zaman bir şey bulup da gidersin…”
Hırsız denileni yapıp, namaza durmuştu.
O sıra, Hz. Rabi’a da ellerini kaldırarak şöyle dua etmekteydi:
“- Rabbim;
Bu adam benim kapıma geldi, ama bir şey bulamadı…
Onu, senin kapına gönderiyorum…
Lûtfundan mahrum etme Ya Rabbi.”
Hırsız, iki rekat namaz kıldıktan sonra, bu ibadetten büyük bir zevk almaya başlamış ve taa gece yarısına kadar orada namaz kılmaya devam etmişti…
Râbi’a-i Adviyye
Râbi’a-i Adviyye “rahmetullahi teâlâ aleyhâ”ya; Ümmü’l-Hayr, yani “İyiliğin annesi” de denir.
Babası İsmail’dir. Basra’da doğduğu zaman, kendisine saracak bir parça bez, yakacak bir kandil bile bulamayacak kadar fakir bir ailenin dördüncü kızıdır. Zaten Râbi’a da “dördüncü” manasına gelmektedir… Küçük iken babasını da kaybeder.
Çok genç bir yaşında oralarda kıtlık başlar. Kardeşleriyle birlikte yiyecek bir şeyler bulmak için öylesine dolaşırlarken zalim bir adam onu evine getirip 6 akçeye katı yürekli birine satar. Bir kerametini görüp onu serbest bıraktığı zamana kadar da bu adamın elinde yıllarca, tam bir köle hayatı yaşar… Ardından Rebah bin Amr ile tanışır ve ardından da manâ yolunda hızla ilerlemeye başlar.
Süfyân-ı Sevrî ve Hasen-i Basrî, Hazreti Râbia’dan feyz almışlardır. Hz. Râbi’a, milâdî 752’de Kudüs civarında vefat etmiştir. Kabri Kudüs’te Tûr-i Zeytâ, yani Zeytin Dağı’ndadır.
R A M A Z A N 2 0 0 0
Sabahları okunacak dua
Gecelerden, uyanmaktan falan bahsetmişken, geçenlerde bulduğum bir güzelliği aktaracağım size… Siz de bunu benden, bir “Kadir gecesi hediyesi” olarak kabul edin…
Diyor ki, Kâinatın Efendisi:
…..
Ey ümmetim ve eshâbım! Sizler sabahları kalkarken şu duayı okuyun: “Sübhânellahi ve bi hamdihi, sübhânellahil azîm.”
(Hadîs-i şerîf)
…..
Allahü teâlâ, hepinizin bu mübarek gün ve gecede edeceğiniz bütün hayır dualarınızı kabul buyursun… Amin.
Stop
Muammer Erkul
22 Aralık 2000 Cuma