Biliyor musun; susabilseydin, uçabilirdin!..
Kim demiş bunu, ne zaman söylemiş bilmiyorum. Hatta bilmiyorum gerçekten söylenip söylenmemiş olduğunu bile. Ama biliyorum; susabilseydi insan, uçabilirdi… Veya şöyle diyelim: Uçabilen insan; susabilendi!..
Tefekkür, teşekkürdür; var olmaya… Ya, var olmak; yâr olmadan mümkün mü?..
Yâr olmanın minnetidir; susup beklemek. Teşekkürüdür tefekkür; var olmanın!..
Ve yani; uçabilirdi insan, susabilseydi…
Bir yolcu otobüsünün pembeliği suç değildir. Ama o vasıta seni kendi durağında indirdikten sonra sen onun rengini dolarsan diline, dikkat et; sadece sürücüye değil, ülkenin sahibine kadar ulaşır dilin!..
Yolcu olduğumuzu unutmasak ne güzel olurdu, ah keşke başarabilseydik!..
Sahilde üç balık tutup ömür boyu karnını doyurabilecekken insanoğlu, eğri takasına motor diye takıp çenesini;
Nasıl da sürüklüyor kendini; bilinmeyene!..
Ya da bindiği gemide nasıl da fıldır fıldır dönüyor gözleri; hangi menteşe bozuk, hangi çivi paslanmış, hangi vida gevşemiş!..
Sana ne!.. Odaların renginden, ve kapıların gıcırtısından sana ne; onların boyacısı yok mu sanıyorsun, ve onları yağlayan? Sen ufka baksana; sevinsene canını kurtardığına!..
Herkes bilir ki; gemilerde helâ delikleri, vardır.
Bir geminin seyrüsefer sebebi olmadıkları halde bunlar yine de gemilerde kullanılır. Yani hela deliği ve sıradan paspasları olması, gemi için bir şans değil; bunların gemide olması kendileri için büyük bir şanstır…
Kim, gerçekten memnundur bulunduğu konumdan, bilinmez… Ama, zenci kölelerin neden oynadığı; bilinir!..
"Hocam, ah hocam senden ne çok öğrendim. Benim elimden tuttun, seni çok seviyorum… İşte bunun için, yani seni çok sevdiğim için gel sana aklımdan vereyim… Dinle beni, yoksa beni dinleyeceklere giderim!.. Hocam, hocam; gel sana öğreteyim, sana akıl vereyim!.."
Sus be kadın, tut çeneni be adam; sana ne!
Yolmasana kanatlarını; göz çapaklıysa, el çubukluysa sana ne!..
Anlamıyor musun? Anlama!.. Zaten dilini sustursan bile; kalbin sükûn bulmadan anlamayacaksın!..
Sana "sus" diyen; sus, denince susmasını bilendir ve yaz denince yazandır!..
Anlamak lazım;
Her vagonda fren vardır; ama bir vagon, hem katara dahil olup hem de asılırsa frenine; işte böyle ses çıkar ve ateş çıkar tekerinin altından!..
Kervana dahilse bir deve; hayıflanmalı mı, önündeki devenin yelini kokladığına, yoksa sevinmeli mi; sırtındaki cevherle saraya gittiğine?..
Akrep, iğnesiyle sokup öldürüyor kendini;
İnsan, kendi diliyle!..
Uçan insan; susandı, veya susabilseydi eğer, uçabilirdi insan…
Bil artık, anla artık: Dil susmadan kalp susmaz, ve uçulmaz kalp uçmadan!..
Stop
Muammer Erkul
14 Aralık 2003 Pazar