Uzun yıllar beraberdik onunla…
Yüz yüzeydik, göz gözeydik, göğüs göğse ve can cana…
Gece ve gündüz beraberdik onunla…
Uzun mesafeler aştık, sayısız kilometreler yaptık; nice yollardan geçip birlikte kavuştuk ve yine onunla beraber ayrıldık…
Sabahın en erken saatlerinde, gözlerimin uykusuzluktan kızardığını çok gördü, biliyorum…
Yine biliyorum ki; gecenin en geç saatlerinde, kendi kendime mırıldanırken, yaşardığını da defalarca yine o gördü gözlerimin…
Kimseler yokken yanımda o vardı;
Ve, şahidiydi sızlamasına da, kalbimin!..
Her kucaklaştığımızda, biliyordum ki; yanımdadır o, ve her zaman da yanımda olacak…
Bu güven, bu inanç bizi birbirimize yakın tuttu hep…
Ve bir gün…
Dalgınlık anıma denk geldi… Önümdeki viraj, zannettiğimden keskindi. Freneyse yanlış zamanda basmıştım!.. Kaydığımı hissettim. Kurtulmaya çalıştım… Olmadı!..
…..
İşte, böyle zamanlar için…
İşte, gelmesini kimsenin arzu etmediği böyle zamanlar için bakmamış mıydık onunla göz göze; uzun yıllar ve uzun yollar boyunca?..
İşte böyle zamanlarda değil miydi onun görevi?..
Ama…
Başlangıcını unuttuğum zamandan beri hep gözümün, yüzümün, göğsümün önünde durmuş olan air-bag (eirbeg)’im açılmadı!..
…..
Duyduklarımız bizi gerçekten çok üzmüştü. Az sonra, kol kola girmiş halde yoğun bakımdan çıktık…
Güvenilen insanlar; kendilerine duyulan güveni ispat zamanı geldiğinde… Eğer bundan kaçınırlar, veya devreye girmekte bir an bile gecikirlerse, hiçbir kıymeti olmuyor mazideki yakınlığın!..
Ve hatta, çoğu zaman… Daha fazla acı çekiyor; yıllarca kollarının arasında, açılmayacak bir air bag (hava yastığı) taşımış olanlar…
Hiç hava yastığı olmayanlardan!
Stop
Muammer Erkul
28 Ağustos 2005 Pazar