Zor iş…
…..
Ölümden zor olan; işte bu!..
Anlatılmaz, çünkü ömür bitimli.
Peki, ya aşk?..
Gönül ile saçların biri birine nasıl dolaşık olduğunu… Çözmeye çalıştıkça nasıl yine dolaştığını; dolaştıkça gönlü nasıl yaktığını; ve yine aynı yanışın nasıl olup da yangınını serinlettiğini, hatta yanığına merhem olduğunu anlatmıştı ya şair…
Şair mi öyle anlatıyordu, yoksa o mu böyle anlıyordu?..
Kim bilir!
Sabahın erkeniydi. Genzinde bir koor, ki yutsan yutulmaz, atsan; atılmaz!..
…..
Kontak anahtarını çevirdi, motor çalıştı. Elini ceketinin iç cebine sokup, bir disk çıkarttı adam; üzerini okudu: “Mihriban”
Sonra, camları kapattı!
…..
“Sarı saçlarını deli gönlüme, bağlamışım çözülmüyor Mihriban… Ayrılıktan zor belleme ölümü, ölümü; görmeyince sezilmiyor Mihriban… Mihribaaan, Mihriban…”
Altıyüz kilometre geride kalan soruyu hatırladı sonra:
“Sarı saçlarını mı deli gönlüne bağladın, denmişti ona; yoksa onun saçlarına mı deli gönlünü bağladın?..”
Bu sorunun cevabı yoktu…
Cevaplar olsa, bulunsa bile “nasıl”ın önemi yoktu; çünkü mühim olan “bağlı” olmaktı… Sımsıkı, ve çözülmez halde bağlı olmaktı!..
Kapalı camlar titriyordu şimdi; gözünde bir damla daha titriyordu; ve şarkının son kelimeleri titriyordu:
“Her nesnenin bir bitimi var ama, var ama… Aşka hudut çizilmiyor Mihriban… Sevdiğim, Mihriban…”
…..
Ardından, sonraki şarkı başladı; yeni bir ses ve yeni bir ses tonuyla;
“Sarı saçlarını deli gönlüme, bağlamışım çözülmüyor Mihriban…”
Ve devam etti!..
Şehrin dışına çıktı adam; kimse görmesin, diye düşünerek tutamadığı yaşlarını; hem de yirmisiyken Nisan’ın… Hem de, otuz küsur senede ancak bir kere kesişirken böylesine üst üste; ayrı ayların aynı günleri!..
Camları açtı. Önce rüzgar doldu içeri, ardından kendi içine başka esintiler…
…..
Önünü deniz kesinceye kadar peşinden koştuğu… Ve, sonra, orda, hani güneşin banıp suya kandığı sahilin güllü bahçesi, ve bahçıvanı şahittir, diye düşündü aşkıma; ve sonraki sabahın çanağında yavaaş yavaş eriyip uçan gecenin kokusuna…
“Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban” dedi sonraki şarkı…
Ve sonraki şarkı…
..ve sonraki…
Stop
Muammer Erkul
21 Nisan 2005 Perşembe
…ya da gerçek aşk! Gönlünüze sağlık 🙂
ŞAHİKA ATEŞ