Bugün, neden bir isim koymayayım ki aşka?..
Çok şey değil, sadece yazmamı beklerken benden.
Bilirken kırılacağını içinde bir şeylerin; posta kutunu her boş gördüğünde, ve üzüleceğini içten içe…
Bilirken, benden gelen birkaç satır aldığında; sevinç çığlıklarının nedenini öğrenmeye çalışacağını öğretmenlerinin ve çevrendekilerin!..
Veya hayal ederken, minicik öğrencilerinin; gözlerinin içinde parıldayan yıldızların ne çok, ne kadar çok, sayılamayacak kadar çok olduğunu, söyleyişlerini!..
Posta kutunu her dolu gördüğünde, ellerinin, sanki benden sana gelen ilk mektubu alırmış gibi titrediğini…
Yüreğininse, şimdiki gibi, sanki yerine sığmayacağını hissettiğini…
Ve bilirken hayatındaki nadir insanlardan biri olduğumu…
Bugün, neden bir isim koymayayım ki aşka?
Neden, kelimeleri senin kelimelerine benzemesin aşkın? Ve neden elleri senin ellerine, gözleri senin gözlerine benzemesin?
Ve neden aşk senin gibi duygulanmasın?
Neden beni özlemesin aşk ve ismimi duyduğunda çok şeyler hatırlayıp, neden bana yazmasın?..
Bugün, neden bir isim koymayayım ki aşka?..
Kulağına fısıldayarak öyle bir isim koyayım ki; aşk, kendine en yakışan adın bu olduğunu düşünsün!
Ve bu isimle aşk; kendini özel hissetsin, daha özel hissetsin, en özel hissetsin!..
Özlem olsun adı aşkın, hasret olsun.
Cân olsun, cânân olsun.
Gül olsun veya, gülüm olsun…
Adın olsun!
Seni güldürürsem aşk gülsün, seni sevindirirsem aşk sevinsin ve aşk ağlasın sevinçten; çıktığım zaman karşına!
Neden olmasın ki? Neden yapmayayım ki bunu? Bugün, neden bir isim koymayayım ki aşka?..
Herkes aşkın tombala torbasındaki isim yazan taşları çekmeye uğraşırken;
Neden ben, adını koyduğum torbamdaki taşta yazan adını çekmeyeyim?
Neden bir isim koymayayım ki aşka?
Neden ismini koymayayım?
Stop
Muammer Erkul
23 Haziran 2006 Cuma