“Bütün ahaliye buyruğumdur: Herkes Ulu Cami’de toplana…
Vesiletü’n Necat, bu ümmete bizden hatıra kala…
Bunu yazan ve severek okuyan ve dinleyenler iki cihanda aziz ola…”
…..
“Allah adın zikredelim evvelâ,
Vacip oldur cümle işte her kula…”
Sesi duyan âşık oluyor, coşkuyla haykırıyordu elinde olmadan…
Mevlidi şerif, gittikçe artan kalabalıklar tarafından, yüzlerce, binlerce, on binlerce insanın ağzından aynı heyecan, aynı aşk ve inançla tekrar ediliyordu, dur durak bilmeden… Öyle bir büyümeydi ki; sokaklar taşıp Uludağ’ın yamaçlarından vadileri aşıyor, ortalığı çınlatarak yankılanıyor, yankılanıyordu…
Padişahtan dağdaki çobana kadar herkes aynı heyecan içinde tekrarlıyordu:
“Ya ilahi ol Muhammed hürmeti,
Ol şefaat kani Ahmed hürmeti…”
Yıldırım Bayezid zamanında yaşamış olan Süleyman Çelebi; Bursa’da Hazreti Muhammed’e edilen hakareti içine sindiremez. Ve cevap niteliğinde bir şiir kaleme alır…
“Aşkın Efendisi” Mevlid’in doğuş romanı…
“Aşkın Efendisi”nde, Süleyman Çelebi’nin “Vesiletü’n Necat” (yani kurtuluş vesilesi, kurtuluşa sebep olan) adını verdiği, Hazreti Muhammed’e hürmeten yazılmış Mevlid-i şerifin hikâyesi var…
Aynı zamanda dönemin siyasî, askerî gelişmeleri, iç içe geçen olaylar bu romanı sürükleyici kılıyor…
Yazarı kim? Ragıp Karadayı…
Benim canım ağabeyim. Şimdi bir kaç iyi söz yazsam ardı ardına; o koca adam fındıkkabuğuna sığar, eminim…
Aynen, dün gibi, gözümün önünde; o zamanlar Cağaloğlu’nda ve Yeşilay binasının en üst katında çıkan Türkiye Çocuk Dergisi’ne gelip bizlerle tanışması…
Sonra birlikte çalışmamız…
Sonra televizyona geçmesi ve takip eden seneler…
Sinema, film, televizyon dünyasından yüzlerce insanı, istese küçük parmağının ucunda oynatabilecek pozisyondaki görevi…
Bir kere makamına uğradık. İki abi daha vardı yanımda. Baktım ki Ragıp abi ağladı ağlayacak… Sebebini anlattı sonra: Bu âlem bir acayip, dedi… Söz söylüyorsun, inanmıyorlar… Anlamıyorum nasıl insanlar… Bu yaşıma geldim, yemin etmemişim ben. Buradaki görevim esnasında yemin etmek zorunda kaldım, hem de üç kere.
Çok ağrıma gidiyor…
Yüzlerce filmin, binlerce eserin hesabı ondan sorulur, böyle bir adam, ağladı ağlayacak… Niye? Yemin etti diye. Hem de doğru yere yemin etti diye. Yani sözüne inanmak istemeyen birileri söylediğine inansın diye “valla” dediği için… Hem de üç defa ayrı zamanda…
“Aşkın Efendisi’ne” isimli romanı yazmak Ragıp Karadayı’ya yakışmaz mı hiç?
Yakışmış… BKY (Babıali Kültür Yayıncılığı) ise güzel bir kapak içinde basmış kitabı. Ne kadar iyi etmiş…
Şimdi de dua edip bekliyoruz; geçenlerde ameliyat olan Ragıp ağabeye geçmiş olsun, diyoruz… Bekliyoruz; bir an evvel iyileşsin, bir imza günü yapsın, inşallah topluca bir araya gelelim de alıp imzalattıralım kitabını…
Stop
Muammer Erkul
08 Haziran 2007 Cuma