(Biliyorum, önce şaşırsanız da sonra çok sevineceksiniz. Çünkü "dersimiz" gene psikoloji!.. Hadi, önce gülümseyip sonra başlayın okumaya.)
…..
‘Sen, aptal mısın’ lafını az evvel biri üflemiş olsaydı suratınıza, şu an ne yapıyor olurdunuz? Benim, hafızamı her yoklayışta rastlaştığım örnekler, ikiz gibi benzeşiyor…
Patron, aksiliklerin hırsını müdüründen çıkarmak için "aptallıktan" bahsediyor. Hem de gözüne baka baka, kelimelerin üzerine basa basa ve herkes duya duya… Müdür, bu hakareti hazmedemeyip istifasını veriyor!..
Bir problem danışmak için, şefinin odasına dalan işçiye, şefi "aptal olup olmadığını" soruyor. İşçi, sormaktan vazgeçiyor, ama iş bozuk çıkıyor…
Delikanlı, babasından; nişanlı kız kaynanasından dert yanıyor arkadaşına… Kadın, kocasının aptallığını anlatırken görümcesi duyarak abisine yetiştiriyor… Anlatılanı duyan koca, karısının ne kadar aptal olduğunu ıspatlayacak deliller hatırlamaya çalışırken, bu haberi kendisine getiren kız kardeşine "aptal" olduğunu söylüyor!.. Böyle bir cevap beklemeyen kadın, kızgınlıkla;
"Hakkında söylenenleri iftira sanmıştım" diyor!..
Öğretmeninin "aptal olduğunu" söylediği çocuk hem o öğretmene isim koyduruyor, hem de herkes o öğretmeni aptal yerine koysun diye bütün sınıfı örgütlüyor
Buraya kadar şunu gördük ki, herkes "aptal"ın; kendi karşısındaki kişi olduğunu düşünüyor… Ve bu düşünce, hem söylendiği ve hem de söylenemediği zaman; her iki taraf için de tehlike arzediyor… Lütfen aşağıdaki kısmı da okur musunuz?
Küçük kız, hoş bir suratla;
"Ama baba, diyor. Şimdi bu yaptığın şey, aptalca bir hareket değil miydi?.." Babası, "bir babaya böyle hitap etmenin uygun olmadığını" öğretmeyi daha sonraya bırakarak onunla yüzyüze gelecek biçimde çömeliyor, ve gözlerinin içine bakarak;
"Hımm, haklı olabilirsin, diyor. Ama sen bunun nedenini de söyler misin bana ki, öğrenebileyim!.." Kendince anlatıyor çocuk. Babaysa onun sözlerine hak verse de vermese de dinlerken, en azından kendi yaptığını tekrar gözden geçirmiş oluyor…
Evet… Düşündüklerim de, yazı da burda bitti… Ama bunları zihnimde kurcalarken şunu farkettim ki; her biri aptallıkla suçlandığı halde, sadece son örnekteki kişi (yani baba) sanki gerçekten aptalmış gibi "muhtemel gerçeğin" karşısında eğildi, ve kendi hareketini (veya işi) tekrar gözden geçirmeyi "TERCİH" etti…
Dikkat!..
Yine sadece son örnekteki kişi, suçlayandan (yani küçük kızından) gerçekten daha akıllı, gerçekten daha bilgili ve gerçekten daha tecrübeli olduğundan "EMİN" idi!..
Stop
Muammer Erkul
17 Ocak 2003 Cuma