(Sanırım bazen, insanlar;
kendilerini basite alıyorlar…
Halbuki bir insan,
en fazla bir insan kadar basittir;
yine en fazla bir insan kadar değerli…)
Gördüm; duvarda asılı bir fener, çantanın içinde bir telefon ve kapının ardında bir araba vardı…
Hangisi çalışır bilmem…
Hiç birinin, bilmiyorum; işe yarayıp yaramadıklarını!..
Sağında bir insan var, solunda bir insan… Ardında bir insan var, orada, şurada bir başka insan…
Her yerde insanlar var da, biliyor musun;
İşe yarayıp yaramadıklarını?..
Fenerin içinde bir pil var; bilse de, bilmese de!.. Telefonun içinde bir batarya var; bilse de, bilmese de!.. Arabanın içinde bir akü var; bilse de, bilmese de!..
İnsanda da bir güç var; el fenerinin pili, telefonun bataryası, arabanın aküsü gibi…
İnsanın bilmesi gereken; bu enerji kaynaklarını üst sınırına kadar doldurulabileceği, yenileyebileceği, değiştirebileceği…
İnsanın bilmesi gereken; pili düşürür, veya aküyü çaldırırsa yarı yolda kalacağı!..
Ve, insanın bilmesi gereken;
Şarj olabileceği!..
Boşalmış kutu gibi, çöpe atma kendini!..
İnsanlar, zaman zaman kendilerini basite alıyorlar…
Halbuki bir insan, en fazla bir başka insan kadar basittir veya yine bir başka bir başka insan değerli…
…..
İnsanın yapması gereken;
Zayıfladığını hissettiğinde, kendini daha da küçültmek ve buruşturup çöpe atmak değil,,, kendini güçlendirmektir;
Bal akan bir çeşmeden!..
Çünkü, aküsü çalınmış bir araba yol alamaz…
Şarjı bitik bir telefon ses veremez…
Pili kayıp bir fener, karanlığı üfleyemez!..
…..
Peki ya insan ne yapabilir;
Kendini şarj etmedikçe?..
Stop
Muammer Erkul
20 Eylül 2002 Cuma