Güneş, dünyanın arkasında iken… Sanki karanlık suratlarda bile gezinen kan damarları gibi; yeryüzünün karanlığında dolaşarak şehir şehir, sokak sokak, kapı kapı ışık ve ısı dağıtan tellerin de irtibatı kesiliverir bazen, enerji santraliyle…
İşte o zaman;
Bazı ellerde mumlar belirir…
Karanlıksa… Karanlığın içinde bir ışık parlamışsa… Büyüklüğüne küçüklüğüne, doğruluğuna eğriliğine bakmayı akıl edemeyenler toplanır, etrafında çember olurlar…
Şimdi, oradaki en güçlü “ben” de; nazarları dahi toplamış olan mumu tutanın elindedir!..
…..
Bu iş kimin elinde emanetse, ona dikkatle bak;
Işığı nerede / neresinde tutuyor?..
Kendileri sansa da yaptıklarını kimsenin fark etmediğini, onların hallerine sen acı… Yazık değil mi; gölgeleri büyük görünsün diye, ellerindeki mumu daha, daha aşağı indirenlere!..
…..
Işığı aşağı indirmek; aydınlığı çalmaktır!..
Bu, ne büyük hırsızlıktır!..
Halbuki kelimelerdir ışık; yazılan ve söylenen… Kalbe gelen manâlardır…
Büyük olan kişi; ışığı veren, yansıtandır… Önünde duran değil!..
…..
Salarsan; yolu bulur ışık, yol ise geleceği…
Bizse, yolu takip ederiz!..
Güneş dünyanın ardında iken, ve bir şekilde teller kesilmişken; işte bu hal fırsattır sana, ele geçmez nimettir…
Karanlıkta donan insanların ortasında çıra tutuştur; var ise bir kibrit çöpün… Yap bunu; kahraman ol!..
Çünkü bir zaman sonra, cılız ateşine muhtaç kimse kalmayacak!
Kelimeler ha yazılmış, ha söylenmiş olsun; enerjidir, ısıdır ve ışıktır…
Ha şafak sökmemiş ufukta, ha kelimeler dimağları bulmamış!
Şimdi, biz… Karanlıkta elektrikler kesildiği vakit, mumu elinde “kimin” tuttuğuna değil, onu “nerede” tuttuğuna bakmalıyız…
Çabasını anlamalıyız önce;
Işığı kendi başının üzerine kaldırıp, çevresini mi aydınlatmaya çalışıyor, yoksa onu ayaklarının dibine indirip, kendi gölgesini mi büyük göstermeye uğraşıyor?..
Gölgesi büyük görünsün diye, elindeki ışığı aşağı indirmek; aydınlığı çalmaktır!..
Bu ise büyük hırsızlıktır;
Çünkü ışık, emanettir insana!..
Stop
Muammer Erkul
21 Ocak 2005 Cuma