Ağzı yıkanmış adam(lar)… [17 Ekim 2001 Çarşamba]

Ağzı yıkanmış adam(lar)…

Yüce Mevlâ’m sağlık ve uzun ömür versin inşallah kendilerine, ve bu duaya “amiiin” diyenlere; ne şereftir benim için, diğer yazarlarımız gibi Ömer Öztürkmen büyüğümüz ile de aynı gazetede yazı yazabiliyor olmak… 

“Abi” sözü bir “ünvan”dır bizim meslekte, yani bir anlamda “rütbe” gibidir… Babıali’ye bir gün sonra ayak basan da, kendisi geldiğinde orda bulunan kim varsa herkese, “abi” demeyi peşinen kabul etmiş olur, du!.. Saygıların değişmesi veya derinleşmesi bir sonraki adımdı… (İstisnalardan bahsetmiyorum elbette…)
…..
Bu noktada, insanların nereden geldiğini merak etmek gerekir belki, ama elbette ondan daha önemlisi; bir insanın ne tarafa doğru gittiğidir, öyle değil mi?.. 

Ömer Öztürkmen, şu an; “Babıaliden geçtim” diyenlerin hemen hemen tamamının “abi”sidir…
Cuma günü, gazetemizde yayınlanan yazısını okurken irkildim…
Sarsıldım!..
Dudaklarıma bir “çentik” attım dişlerimle;
İlk karşılaştığımızda, öpmeyi unutmayayım diye ellerini…
…..
Dedi ki, 60 yıl öncesinin İstanbul’undaki çocukluğunu anlatan o muazzam yazısında;
“Bir gün sokakta kötü bir söz duymuştum adamın birinden.. Şaşkın şaşkın evde ablama anlatmıştım da, rahmetli lavaboda ağzımı yıkatmıştı..” 

Bu “inceliği” hakikaten idrak edebilmeyi, içime sindirebilmeyi isterdim; ki bu terbiye “kimyama” karışsın ve terim bile mis koksun…
Peki, siz anlayabiliyor musunuz?..
Yoksa, benim gibi; “İstanbul’a geç kalmışlığı” mı yaşıyorsunuz?.. 


 
Fakat maalesef, deriyi delen kuduz dişin mikrobu “derine” çabuk dalıyor;
Korunamıyor sağlık, ve masumiyet!..
…..
Sokaklarda kötü sözler söylemeye devam ederken o sefil adam, bunu duyup anlatan çocukların her birinin ağzı ve kulakları “dezenfekte” edilemiyor… Fısıltılara yüklenmiş olan “virüs” kulaktan kulağa sıçrıyor!..
…..
Ömer abimiz, bizim önümüze ne erişilmez bir ölçü koydu bugün; düşündükçe hayranlığım artıyor. Ve bir “çentik” daha atıyorum dudaklarıma; kalem tutan ellerine rastladığım zaman öpmeyi unutmayayım diye!.. 

Bir fırsat bulabilsem de; şu gazetede yazan (hanım veya erkek) bütün köşe yazarlarımızın, bütün büyüklerimin “DESTANINI” haykırsam size… Gördüğüm, bildiğim, duyduğum kadarıyla kimlerin hangi yollardan dönüp dolaşıp GELDİĞİNİ, kimlerin neleri terkedip GELDİĞİNİ, kimlerin ne çağırışları görmezden GELDİĞİNİ yazabilseydim size… Bunlar ne heyecan verici hikayeler olurdu, kim bilir?..
…..
Yani, siz, şimdi, burada su dağıtanların tesadüfen mi “bu çeşme”nin başında bulunduklarını sanmaktasınız?..
Elbette değil!
İpucunu, gazetemizin ve mesleğin “abi”lerinden biri olan; Ömer abimiz veriyor işte… Diyor ki;
“Bir gün sokakta kötü bir söz duymuştum adamın birinden.. Şaşkın şaşkın evde ablama anlatmıştım da, rahmetli lavaboda ağzımı yıkatmıştı..” 

İsimlerinizi, “belki de bir tekinizi” atlarım endişesiyle tek tek saymaktan çekindiğim, sevgili gazetemin sevgili yazarları;
Yani;
Ey kulağı yıkanmış, ey ağzı yıkanmış ve eyyy kalemi yıkanmış olanlar…
Bunu bildikçe ben nasıl okuyanınız olmam sizin?

——————————————————

Helal sana bu bayrağın gölgesi!..
Yazılarınızı takip ediyorum. Trakya’lıyım ve Trakya’da geçtiğini sandığım olayı ele aldığınızda gerçekten de mustarip oldum, ben çingene değilim ama yanımda çalışanların birçoğu çingene yazınızı okuduktan sonra ve İngiliz bayraklı kıyafet giymemek için direnen öğrenci kardeşimizin yazılarından oldukça etkilendim ve onun annesi gibi davranan bayan ve erkek arkadaşlarıma okumaları için çoğalttım ve gönderdim. Bu konuya daha da önem verirseniz biz ve bizim gibi düşünen arkadaşlarımızı ziyadesiyle memnun ve Türk gençlerini de bu vahim durumdan kurtulurlar inşallah. Mustafa Talih Yararlı

Cevap: HELAL OLSUN SANA, BU BAYRAĞIN GÖLGESİ!.. Helal olsun ananın ak sütü ve helal olsun dedelerimizin bu toprakta dereler gibi akmış olan kanı… Elimizden geleni yapmalıyız, hep beraber; Çingene mahallesinin sakinleri gibi, senin fotokopilerle yaptığın gibi, veya nasihat ile veya dua ile… Allah hepimizi doğru yola getirsin, ve hepimize akıl-fikir ihsan eylesin… Amin.
…..
Şu İngiliz bayraklı t-shirtleri Ekonomi hocamız okulda yasakladı. Giyeni görürse yırtacağını söyledi. “Korkudan” saklanan t-shirt sayısını tahmin bile edemezsin…
Zeynep/Konya

Stop
Muammer Erkul
17 Ekim 2001 Çarşamba

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir