Biz, orada özlerdik hep; sıcak bir yemeğin içinden çıkan acı biberi yemiş gibi içimiz yana yana özlerdik. Anayı, yuvayı özlerdik; yâri, yavruyu özlerdik!.. Yedikçe yanar ve yandıkça yer gibi özlerdik!..
Askerlik başka bir şey… Arkadaşlarla gözyaşları içinde vedalaşmıştık teskere günü. Bölüğünü de özlermiş insan; bir ay sonra yine gitmiştim kışlaya, bir gece kalmıştım hatta…
***
Balıkesir deyince kolonya gelir akla ve höşmerim gelir. İlk çarşı izinlerimden birinde, askerleri alan bir eski lokantanın üst katında yemiştim bu tatlıyı. Garip gelmişti tadı; hem peynir, hem tatlı!.. Sonra alıştım ve evindeki malzemeyle bu tatlıyı ilk yapıp; “hoş mu erim” diye soran gelini hatırladım her yiyişimde…
Uzun yıllar geçti aradan. Babamla birlikte İzmir’den dönerken; hadi benim kışlayı görelim, dedik. İşte o zaman çok şaşırdım, her şey çok değişmiş, bir iki yapı kalmış sadece eskilerden. Binalar yeni ve güzel; ama olan bizim hatıralarımıza olmuş! Hıdırlık tepesinin üzerinden yol açmışlar zirveye kadar. En uzak nöbet yerimiz olan “su deposu” şimdi yapayalnız; gece ve gündüz her iki saatte bir yeni askerle buluştuğu günleri hatırlıyor, dertleniyor, her yanını otlar sarmış!..
***
Ah güzel şehir uzağım artık sana. Rabbim inşallah sende gömülmeyi nasip eder bana.
Tam bir sadelik hakimdir o şehre…
Huzur vardır..
Selametle
OSMAN ÇELEBİ
Dile kolay tam 19 ay gençlik yıllarının geçtiği askerlik günleri unutulmayacak arkadaşların ve dostlukların başladıgı Peygamber ocağı yıllar geçse de dostlar birbirlerini 23-01-2009 tarihinde iki güzel kardeşimi buldum. İnşallah bır daha kaybetmemek umuduyla, kalın sağlıcakla…
ÜMİT ÖZBEK