Bütün yayınevleri, bastıkları zaman "satacak" kitap ararlar, bulamazlar… Peki bu satılacak kitaplar FAYDALI da olsa "zararı" mı olur?..
…..
Gözü veren yüce Rabbim, görmeyi de nasip etsin bazılarına, amiin!..
Çünkü yayıncılık yapanlar, dünyanın en kolay adresinde, yani; "Türkiye Gazetesi-Türkiye" adresinde kaim İsmail Yağcı beyi bir türlü bulamazlar(!..)
Özellikle "bulamazlar" diyorum, çünkü onu aradığında bulabilip, baktığında gözleriyle görebilip, uzattığında elleriyle tutabilip, ama bir türlü dilleriyle;
"Efendim, kabul buyurursanız, televizyonda anlattığınız konuları kitap haline getirmek istiyoruz" diyemeyenlerden etmesin beni Allahü teala!..
Sanacaksınız ki, her gün beraberiz. Tam tersi… Eğer öyle olsaydı belki de böyle rahat yazamazdım… Gazetemizin adını duydum duyalı duyarım "İsmail Yağcı" adını, çocuk dergisinden itibaren de okurum yazılarını; ama şimdiye kadar bir kere aynı odadaki iki koltukta, bir kere de aynı iftar sofrasının iki kenarında oturmuşuz!.. Sizin bildiğinizden gayrısını da bilmem hakkında. Ama bu güne kadar anlattıklarını bildiğimden; bu günden sonra anlatacaklarına da, kendi boyumca kefilim…
Zaman zaman gözyaşları içinde izlerken (TGRT, 09.00, her sabah) anlattıklarını, sık sık şunu düşünüyorum: "Geçmiş zaman olur ki" programında anlatılan konular, MUTLAKA kitap olmalı…
Şöyle bir yanılgı içinde oluyoruz çoğu zaman: Bir kere duyduğumuz konuları-hadiseleri-hatıraları herkesin bildiğini sanıyoruz!.. Öyle mi?..
Şimdi dikkat edin; kaç yıldır böyle sanıyoruz?.. Hadi cevap; "on yıldır" olsun… On sene evvel 5 yaşında olan ve okuma yazma bile bilmeyen çocuklar, hooop; on sene içinde 15 yaşında delikanlılar olmuş!..
Bu, şu anlama gelmekte:
Bütün çocukların ve bütün büyüklerin; damarlarımızda akanın "Kağıthane deresinden" gelmediğini… Aksine bu kanın; hangi dedelerin ve ninelerin temiz kanından bizlere kadar ulaştığını bilmeye ihtiyacı var…
Çünkü bu bahsettiğim, ve İsmail beyin de her gün bahsettiği konular toplumsal bir zamktır; bizi bir arada tutar…
Ve fert fert her birimizin de bu mıknatısa; beraber olmaya ihtiyacı var…
Geçen gün sormuştuk ya; "bayram nedir" diye…
Bu ülkeye ve bu ülküye gönül vermiş insanların gönül ve beden olarak bir arada olması "bayram"dır işte…
…..
BAYRAM; gönül gönüle, göz göze, diz dize BERABER OLMAKTIR…
Bayramınız mübarek olsun efendim…
Ümidimiz şudur ki; affedilmiş dudaklarınızdan dökülen dualarınızda ismimiz olsun!..
……
Not: Tarih deyince Tarih ve Düşünce’yi hatırladım… Bir vazife şuuruyla önemli kalemleri ve belgeleri toplamaya devam eden dergi, Kasım sayısında Eyüp Sultan Belgeseli isimli bir de cd verdi… Ayrıca Ramazanı şerif ayında, son 30 sayıyı (13 adet belgesel cd hediyesiyle birlikte) 30 milyona dağıtıyorlardı ki, bu bir fırsattır, daha önemlisi kültürümüze hizmettir… Ve eğer ellerinde kaldıysa tavsiye ederim… Tel: (0212) 5117500 – Faks: 5285963 – www.tarihvedusunce.com
Stop
Muammer Erkul
06 Aralık 2002 Cuma