Beykoz’da yaşamak bir masalda yürümektir

 

 

 

beykoz_1_www.muammererkul.com_

Beykoz’da yaşamak bir masalda yürümektir!

 

 

 

(İstanbul Boğazı’nın tam ortasına dökülen Küçüksu Deresi’nden, Karadeniz’e kadar olan kısım Beykoz’dur. Yani Asya kıtasının tam da kuzeybatı ucu… Küçüksu Kasrı, Anadoluhisarı, Hıdiv Kasrı, Paşabahçe ve cam işleri, Beykoz Kasrı, Yuşa tepesi,
.

beykoz_2_www.muammererkul.com_
.
Tokat köyü, Akbaba, Anadolu kavağı ve Ceneviz (Yoros) Kalesi, Karadeniz’in köşesindeki Anadolu feneri, Beykoz koru ve ormanları ilk akla gelen ve uzun uzun anlatılabilecek konulardır… Fakat bizim yerimiz sadece Beykoz’un meydanını, kısaca anlatmaya yetecek… Ki zaten Seyyahıfakir Muammer Çelebi (yani bu satırların yazarı) da Beykoz’un İncirköy mahallesinde doğdu…)
.
beykoz_10_www.muammererkul.com_
.
beykoz_15_www.muammererkul.com_
(Tam arkada, sahilde görülen yeşil alan İncirköy Mahallesi…) 
.
beykoz_13_www.muammererkul.com_

  

 

beykoz_12_www.muammererkul.com_
(2008 Beykozspor’un 100’üncü yılı)

Üç girişi var Beykoz’un; üçü de birbirinden güzel…

Hangi yönden gelirseniz gelin; her iki yanınızda yükselen çınar ağaçlarının altından geçerek girersiniz bu masal kente…

Beykoz’da yaşamak; bir masalda dolaşmaktır!

beykoz_16_www.muammererkul.com_

Osmanlı, ayak bastığı her toprağa sayısız eser bırakırken ağaç dikmeyi de asla ihmal etmemiş. Ama illa çınar… İki yanı ulu çınar ağaçlarıyla kaplı bir yoldan girdiğiniz şehri, bilin ki dedelerimiz mamur etmiştir…

 

beykoz_11_www.muammererkul.com_
beykoz_17_www.muammererkul.com_
beykoz_18_www.muammererkul.com_

 

 

 

 

 

 

Batısı boğaz, kuzeyi Karadeniz, güneyi Üsküdar ve doğusundaki ormanların ardı Şile ilçesi. Ne Beykoz benzer başka bir yere, ne de Beykoz’a başka bir yer…

 

 

 

 

 

 

Görülecek çok yer olsa da bu güzel ilçede, Beykoz denince ilk akla gelen, meydanıdır haliyle… Bu üçgen meydanın, iskele hizasında sıkışan yerinden geçen yol, her iki yanındaki dükkânlar arasından Yalıköy (kuzey) tarafına gider… Korunun yükselen duvarıyla, yüz yıllık (1908) Beykoz kulübü arasından çıkan yol ise; Belediye önünden devam edip, Paşabahçe’den geçerek güneye, Üsküdar’a doğru uzanır…

beykoz_muammererkul.com_
beykoz_14_www.muammererkul.com_


Meydan… Orta yerinde, Evliya Çelebi’nin de bahsettiği, 1224 tarihinde yapılmış, kare biçiminde, ahşap, minaresi cami ortasından yükselen Serbostanî Mustafa Ağa Camii var. Ve hemen yakınında muhteşem eser İshak Ağa Çeşmesi ki herkes onu “On çeşmeler” ismiyle bilir…

beykoz_7_www.muammererkul.com_

Beykoz’u gezmeye gelene bu çeşmenin suyundan içirirler ki; “bir seneye kadar tekrar gelsin” diye! Suyu da bir lezzetli ki, şeker gibi… Tunçtan yapılmış, ortadaki ikisi büyük toplam on adet lülesinden gürül gürül akıyor mübarek. Üstelik yazın serin ama kış soğuklarında ılık…

Aslında bu “Çeşme-i Kebîr”i yaptıran kişi, Kanuni Sultan Süleyman hanın hasodabaşısı Behruz Ağa imiş (1550). Fakat 1746 senesinde Sultan I. Mahmut’un emriyle, gümrük emini İshak Paşa tarafından onarılınca, çeşmede paşanın ismi de kalmış…

beykoz_8_www.muammererkul.com_

 

Ön duvarı mermerden olan bu hakiki meydan güzeli, diğer İstanbul çeşmelerine benzemez. Çeşme çukurda olduğu için merdivenle inilir… Kurnalardan akan su toplanır, ortadaki kanaldan bir küçük dere şeklinde geçerek denize gider… (Bu çeşmeyi yapanlar, üstüne ayrıca iki odalı bir ahşap mektep binası da yapmışlar, ama yangında kül olmuş.)

beykoz_9_www.muammererkul.com_

 

Bu nefis çeşme, sadece Beykoz’un değil; tüm İstanbul’un, hatta bütün insanlığın tarihsel bir değeri ve Türk yapı sanatının şaheserlerindenmiş… Birçok şiire ilham olan Onçeşmeler; başta İbrahim Çallı olmak üzere, Ali  Rıza bey ve Nazmi Ziya’nın tablolarında da kendi güzelliğini göstermiş…

 

 

 

  

 

 

 

beykoz_4_www.muammererkul.com_
(Beykoz’un meşhur kalkan balığını yakalamak için kurulan dalyan ağları.) 

beykoz_5_www.muammererkul.com_

 

 

 


27 ASIRLIK TARİH

Sanat tarihçileriyle arkeologlar çok daha eskilerden başlatsa da; örgütlü bir yerleşim olarak Beykoz’da hayat Milattan önce 700 yıllarında başlamıştır… Doğu ve batı Trakya bölgesinde yaşamış ve bu topraklarda isimleri kalmış; çok savaşçı, ama hem tek birlik altında toplanma hünerinden, hem de yazılı eser bırakma kültüründen mahrum Traklar; boğazı geçip bu bölgeye yerleşmiş, Bebrik ismini verdikleri bir devlet kurmuş ve yerleştikleri Beykoz’u da krallarının ismiyle (Amikos) diye anmaya başlamışlar… Üç buçuk asırdan fazla yaşayan Bebrik, M.Ö 337 yılında Bitinyalıların eline geçmiş.

Yavaş yavaş gelişmeye başlayan Amikos, babadan oğla geçen 9 Bitinya kralı görmüş ve son kral IV. Nicomedes M.Ö. 74 yılında, ölüm döşeğindeyken, bütün krallığını Roma İmparatorluğuna devretmiş… Milattan 395 yıl sonra büyük Teodosyus, imparatorluğu ikiye ayırınca Beykoz da Doğu Roma topraklarında kalmış… 609’da Persler ve 669’da Müslüman Arapların eline geçse de, bölge Doğu Roma (yani Bizans’ın) elinde 1402 yılına kadar kalmış.

beykoz_3_www.muammererkul.com_
(Sahilde balık ekmek, hazır yemek)

Yani 4. Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid Han, İstanbul’un fethinden tam 51 yıl önce Amikos’u almış ve bölge Beykoz (beylerin köyü) olarak anılmaya başlamış… Çünkü Kocaeli Beylerbeyileri bu köyde oturur ve o dönem çok kullanılan Farsça lisanda köye “kos” denirmiş…

Muhteşem dereleri, birbirinden güzel mesire yerleri, bereketli toprakları, cömert denizi ve aynı zamanda geniş bir av sahası da olan yemyeşil  ormanları ile sanki bir masal kentini andıran Beykoz’a, saray ahalisi ve padişahlar da tutkuyla bağlanmış…

Ve Beykoz, tam 606 yıldır bizim olmuş, bizde kalkmış…

beykoz_6_www.muammererkul.com_

 

 

  

11 yorum

  1. Hiç düşündünüz mü Muammer Ağabey, ya Beykoz’u olmayanlar ne yapacaklar?..
    Masalda yürümeyi masallarda mı dinleyecekler?
    Sevgilerle..

    İBRAHİM

  2. CAN’ım Bursa’da, ben burda
    Ben burda, aklım orda
    Güzel YARsa bize İSTANBUL’da
    Burası da Bursa’da farketmez
    Nasıl avuntu ama?…
    🙂

  3. Havasına suyuna taşına toprağına
    Bin can feda bir tek dostuma
    Her köşesi cennetim ezilir yanar içim
    Bir başkadır benim memleketimmmm

    Oralarda olmak-yaşamak elbette ayrıcalık, kıskandırmayın biz uzaktakileri.))

    * * *
    NOT: Sizin oranın dağlarının hele yaylalarının fotoğraflarını yayınlarsam millet bu sözün için seni ayıplar ama!..
    Fatsa sahilinin güzelliğini ve düzenini de ben gibi pek çok kişi bilir…
    Bir de o kurufasülyeci var hani, otellerin sokağında, peh yani! Bu kadar olur…
    M:)

  4. Bir müddet yer değiştirelim. Siz buralara gelin. Biz oralara gidelim. Böylelikle değişiklik yapmış olur, sıkılmayız bulunduğumuz ortamdan. Var mısınız.))

  5. Author

    Canım Pergin, sen Beykoz’da olsaydın ve bizler Fatsa’da olsaydık…
    “Fatsa sahili masallar diyarıdır” diye bir sayfa yapsak…
    Eminim sen yine bize doğru bakar ve “ah” derdin…
    Volkan Konak, (Sen kalem ol ben de kağıt, Yaz beni “yarim yarim”, Çiz beni “yarim yarim”, Çöz beni “yarim yarim”, Ah beni beni…) Derken bizler nasıl Karadeniz’e doğru bakıp kendi içimizin sızılarına bakıyorsak, işte bu da ona benziyor…
    Önemli olan gönüllerin bir olması.
    Cennette ayrılıklar olmayacak, biliyorsun değil mi? 🙂

  6. Cennette buluşmak dileğiyle o zaman.))
    Pergin

  7. Sevgili Muammer abi, İstanbul hayranı olan ablama Fatsa’yı hep övseniz de kâr etmeez:)

  8. Size senelerdir yazmak istiyordum, pergin ablamdan dolayı ama nedense ya nasip olmadı ya da erteledim. Pergin ablam bu dünyada mutlu olmayı hak eden nadir insanlardan biridir. Benim için elmas ya da pırlanta değil hazinedir. Hayatımın her alanında sonuna kadar yanında olmayı ve yanımda olmasını istiyor ve de diliyorum Allah’tan. Biliyor musunuz burda benim hep bir yarım eksik ve hep yarım yaşıyorum herşeyi. O burda yaşamayı çok ister ve ben yaşadığım her güzellikte hep acı çekerim. Genelde sol yanım hep acır. Değer verdiğin birinin yaşamayı istediği birşeyi kendin yaşadığın zaman suçlu gibi hissediyorsun ya da en azından bende öyle oluyor. Pergin ablama hayatını yazmasını söylemişsiniz ben de onun kendi için birşeyler yapmasını istiyorum artık, başkaları için değil. Sırf kendi istediği ve mutlu olduğu için yapsın kimseyi düşünmeden. Onu mutlu edecek şeyler yapın lütfen onu kimse incitsin, üzsün istemiyorum…

  9. Hülya inanmıyorum sana, bunları burayada yazdınya ne diyeyim sana.))

  10. Sana olan aşkımı herkes bilsin istiyorum Pergin’im, canım benim:):):)

  11. Şu meydandaki camide namaz kılmıştım. Orda bir teyze beni üzecek şeyler söylemişti. Aldırmamıştım.

    Muammer Erkul’un durduğu gibi dimdik durup, arkamı boğaza dönüp ben de resim çektirmiştim.

    Çınar ağacının altından çekilmiş kareden bende de var. Ağacı dengeleyip çekmiştim ben de.

    Çeşmenin yanında bir börekçiden börek yemiştim. Ama ne yazık ki çeşmeden su içmemişim 🙂 karar verdim bayram da tekrar gideceğim.

    Muammer Erkul okumak sağlıya zararlı :))) insan tekrar tekrar gezmek istiyor İstanbul’u…

    T.Deniz

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir