Hafta sonu, bahçede, ceviz ağacının altında oturuyorduk…
Yirmi beş, otuz metre kadar uzaktayken gördüm onu; hemen peşindeki bir dişi serçe kuşundan kurtulmaya çalışıyordu…
Arabanın bulunduğu taraftan belirdiler, peşpeşe… Kuş, bir kelebeği yakalıyor sandım… Ama dönüp terasın üst duvarına, ordan kiraz fidanının ince dalına, ordan altında oturduğumuz cevize, ceviz dalından da (içimi ürperterek) boynumu sıyırıp göğsümün sol kısmına, kalbimin üstüne bastı ve son bir kısa sıçramayla hemen önümdeki bahçe teline sarılmış otlara kondu…
Kuş gözü dönmüş halde o kadar yakınından takip ediyordu ki, aralarında bir karış mesafe bile kalmıyor… Tam yutulacağı sırada farklı bir manevra yaparak, veya sert bir noktaya basarak hızlanıp yön değiştiriyor ve tatlı canını serçenin gagasından kurtarıyordu…
Sandım ki, kanadını çeneme sürterek geçen ve "tup" diye göğsüme basan bu hayvanın ardından serçe de üstüme atlayacak, ama olmadı… Kuş son anda, avının bir insanın koynuna sığındığını fark etti. Ama bu kadar ağzının suyunu akıttıktan sonra bırakıp gidemedi de, ve küçük kiraz fidanının en tepesindeki ince yaprakların arasındaki çırpılara tutunup kaldı… Gözlerini, kilim üstüne serilmiş bizlere dikti, ve anlamadığım bir lisan ile "cagır cugur" söylendi!..
Ürpermiştim…
Eğilip baktım ki, otların arasına saklanan şey, yeşil bir çekirge…
Dokundum, kaçmadı.
"Kıpırdayacak hali kalmamış" dedim…
Acıdım, merhamet duygularıyla dolan içim bir tuhaf oldu. Zaten, çekirgelerin yendiğini, helal olduğunu okuduğumdan beri bakışım bile değişmişti bu hayvanlara karşı…
Tekrar dokundum ve kaçmayacağına, daha doğrusu kaçmaya mecali kalmadığına iyice inandıktan sonra, uzun arka bacaklarıyla birlikte tuttum, ve sarıldığı otun üstünden aldım onu…
Ama o sırada can havliyle öyle bir sıçradı ki, elimde; kasığından kopmuş uzun bir bacak kaldı!..
Ben bir taraftan "dur, yakalanacaksın" diye bağırıyor ve onu tekrar avucumun arasına alıp; avını tetikte bekleyen kuştan kurtarmaya çalışıyor, ama diğer taraftan da sağ arka bacağının kopmasına sebep olduğum için üzülüyordum…
Bu çekirge şimdi sanırım eskisi kadar zıplayamayacak…
Kertenkelelerin, sıkıştıkları zaman kuyruklarını bıraksalar bile, yerine yeni kuyruklar uzaması gibi, bunun da yeni bir bacağa sahip olacağını sanmıyorum…
Belki de bu bacak, serçeden kurtulmasının bir bedeliydi, veya benim güya kurtardığım bir hayvancağızı sevme işgüzarlığım!..
Anlattıklarım ne kadar küçük, basit, sıradan ve adi gibi gözüküyor, değil mi?
Ama ben bunun içinde öyle kıvranışlar, öyle anaforlar, derinlikler, kayboluşlar, bulunuşlarla karşılaşıyorum ki;
..anlatamıyorum…
Hayat; doğmakla ölmek arasındaki haller…
Kader ve kaza konusuysa dilimize çok ağır gelir…
Stop
Muammer Erkul
10 Temmuz 2003 Perşembe