Birazcık şiir
Bu ülkenin insanları şiir yazmıyorsa (neredeyse) ayıptır!..” diye başlayarak birazcık şiirden açalım lafı.
Evet, bu ülkenin bebekleri ağlayarak değil (neredeyse) şiir söyleyerek doğarlar!..
Hal böyle olunca da tahmin edersiniz ki bu köşeye de yüzlerce şiir yağar.
Bu bir güzelliktir.
İkinci güzellik ise şudur ki; biri, yazdığı mısraları bir başka kişiye gönderiyorsa… Ve bu insandan eserini daha başkalarına da aktarmasını bekliyorsa, kendi yazdıklarının üzerinde düşünülmesini ve konuşulmasını umuyor, hatta bunu bekliyor demektir…
Ki bu da yazdığına güvenmektir ve cesarettir.
Öyle değil mi?
Ben şair değilim.
Şiir benim harcım da değil… Çünkü şiirin bir ahenk, ölçü ve uyum; renk, koku ve lezzet; emek, gayret ve sabır olduğunu bilmekteyim…
İnanın ben bunların tamamına sahip olduğuma inanmıyorum.
Fakat malum, bu köşe bizim elimizden geçmekteyse…Ve köşemize de hakikaten bolca şiir gelmekteyse, şiir konusunda “duymuş olduğumuz bir kaç ip ucunu” sizlere söylemek de yine bize düşmekte…
…..
Şiirin heceleri, aynen bir bulmacanın kutuları gibidir… 11 harflik boş kutuya onüç harf yazamayacağımız gibi, onbir hecelik bir şiirde de bazı satırları oniki, onüç veya dokuz, on hece olarak yazamayız…
…..
Bir şiirde; yoğun duygu, herkesin söylemediği söz, konuda bütünlük, satır sonlarında uyum ve hece sayılarının eşit olması aranır.
…..
Aşağıda bazı şiirler ve üzerlerinde de benim koyduğum bazı ayırma işaretleri, harfler ve altı çizilmiş heceler göreceksiniz… Şiiri seven insanları, bunların “acaba ne demek” olduklarını düşünmeye ve her mısrada mevcut olan “hece”leri saymaya çağırıyorum… (Belli ki bu şiirlere pabuç bağlamaktan daha fazla emek verilmiş!..)
Hasret
Sevgi, yüreğimde/esrarlı deniz (A)
Kirpiklerim dalga/larla ıslanır (B)
Gemiler yol alır/içimde sessiz (A)
Gemiciler beni/gözümden tanır (B)
Aydınlık inerken/hayat dağından (C)
Süzülür toprağa/suların nabzı (D)
Mavi bulutların/aralığından (C)
Ömrümü kuşatır/bir alınyazı (D)
Önümde perdeler/açılır, sarı (E)
En güzel şarkılar/söylenir bir bir (F)
Aktıkça gönlüme/hasret pınarı (E)
Ruhumda çürüyen/kökler dirilir (F)
Nurullah Genç
Ayşe, sana!
Saklıyor içinde/yüzen hayâli (A)
Ne zaman gözlerin/yaşlansa, Ayşe! (B)
Diyemem boynuna/olsun vebâli (A)
Sevdiğin o güzel/çobansa, Ayşe! (B)
Gönlünü yorarak/bütün bütüne (C)
Benzedin sararmış/yaban gülüne. (C)
Güvenme sana and/içtiği güne, (C)
Ya bütün sözleri/yalansa, Ayşe? (B)
Canına karışmak/istiyor canı (D)
Kim görse o güneş/başlı çobanı. (D)
Gün yüzlü Zeyneb’in/çekildi kanı, (D)
Göz yaşı döküyor/Kezban’sa, Ayşe. (B)
Çobanın bir kızıl/yele saçları, (E)
Ateştir, alınmaz/ele saçları, (E)
Ah hele saçları,/hele saçları… (E)
Yakar parmağına/dolansa, Ayşe! (B)
Ayşe, kaç çobandan,/tehlikelidir, (F)
Kendini ateşe/atan delidir. (F)
Kuşlara emniyet/etmemelidir. (F)
Buluştuğunuz yer/ormansa, Ayşe! (B)
O ne, birdenbire/karşımda soldun, (G)
Bir anda boşaldın,/bir anda doldun? (G)
Yoksa, dün çocukken,/ana mı oldun? (G)
Yanarım kederin/bundansa, Ayşe! (B)
Faruk Nafiz Çamlıbel
——————————————————–
Kimsesiz bülbül
Kimsesiz bülbülüm ıssız gecede,
Gül dalında yaralandı kanadım.
Yıllardır çözülmez bir bilmecede,
İçten içe, gizli gizli kanadım.
Benim de dumanlı dağlarım vardı,
Al yeşil giyinmiş bağlarım vardı,
Şakıyıp söyleşen çağlarım vardı,
Şimdi garip kaldım gurbet ellerde,
Güllerim perişan gezer ellerde.
Serin seherlerden kaldım ayaza,
Kapadım gönlümü neşeye hazza,
Düştüm çare yetmez türlü emraza,
Şimdi can çekişen nefeslerdeyim,
Ateş yüzlü altın kafeslerdeyim.
Nice demler sürdüm, baharlar geçtim,
Nice çöller aştım deryalar içtim,
Üç kıtaya zümrüt ışıklar saçtım,
Şimdi loş bakışlı mor akşamlarda,
Yarsızım, yarınsız ihtişamlarda.
Mavi bahçelerden sesim yağardı,
Sulara benimle güneş doğardı,
Bir devrin saçları bende ağardı,
Şimdi katrelerde boğulmaktayım,
Tutsak diyarlara koğulmaktayım.
Böyle geçti benim güzel günlerim,
Susmuş zamanların nağmelerinde,
Farzet bir masaldı söylediklerim,
Yorgun toprakların gamzelerinde.
Aynur Alptekin
Kimden: Muharrem Samanlı
Tarih: 16 Şubat 2000 Çarşamba 20:20
Konu: SANA İHTİYACIM VAR
Mazideki hatıralar
Kırılmış bir kalbe son kalan yoldaş;
Gizlice dökülen beş on damla yaş
Bir de yadedilen hatıralardır.
…
Çünkü her sevincin sonu kederde,
Saadet sabaha karşı göklerde
Doğan bir yıldızın ömrü kadardır.
Necmettin Halil Onan
Buram buram hüzün kokan ancak umuda gebe bir akşamdan merhaba Muammer Abi. Sana ısrarla ulaşmaya çalışmama rağmen bana küçücük bir cevap bile yazmamakta ve beni üzmendeki ısrarını anlayamıyorum… Anladığım kadarı ile hata bende; çünkü size ulaşabilen diğer insanların benden tek farkı gönül frekansınızı yakalayabilmiş olmaları sanırım. Belki de neler hissettiğimi anlayamıyorsun; ne de olsa sen “Muammer Abi’ne mesaj gönderip cevap alamamanın” ne demek olduğunu bilmiyorsundur herhalde… Her zamanki gibi mesajlarını bekliyor senin gibi gönül insanlarının dostluğuna ihtiyacım olduğunu belirtirim. Gönül dolusu sevgiler ve tanımsız bir hüzünle; Allah’a emanet ol.
Muharrem Samanlı/İzmit
Cevap:
Sevgili kardeşim,
Kaç defadır bana böyle yazıyorsun… Kaç mailin geldi bana… Ve ben kaç kere cevap verdim sana, unuttum… Ama emin ol, bütün mesajlarına cevap yazdım senin. Biliyorum ki bu mail de sana ulaşamadan bana geri dönecek… Zannediyorum ki bilgisayarında veya sisteminde bir problem var… Ama yine de yazıyorum bu cevabı ve sana gönderiyorum. Sevgiyle.
Muammer
“Edepsizliğin başladığı yerde, edebiyat biter.”
M. Akif Ersoy
Stoplayanlar
Tuba Şimşirgil-Fatih, Fatma Betül Yılmaz, Ahmet-Manisa, Eyüp Cenk Yılmaz-Eskişehir, Bülent Çelik, Selma K.-Fransa, Enver Toktay-Akhisar, Fatma Nur Şahin-Darıca, Fatma Tanrıseven-Almanya, Avcılar, Ayşegül Erdem-Borçka, Deniz Sarı-Amasya, Asiye Turan.
Stop
Muammer Erkul
25 Şubat 2000 Cuma