Birkaç tane pirinç [26 Temmuz 2009 Pazar]

Babam, 50’li yıllarda Paşabahçe’ye girmiş bir camcıydı. El imalat ustasıydı. Çocukluğumuz boyunca anlattıklarından biri şu “pirinç” hikâyesiydi ki; kendisi de fabrikada öğrenmişti:
Almanya’nın büyük fabrikalarından birinde bazı işçiler; “israf” suçlamasıyla kendilerini işten atan patronlarını mahkemeye veriyorlar. Umdukları olmuyor, davayı kaybediyorlar. Çünkü patronları; bu işçilerin tabaklarında pirinç bıraktıklarını ispat ediyor. Ve her işçi tabağında birkaç pirinç tanesi bıraksa, ne kadar zamanda kaç çuval pirincin çöpe atılacağını anlatıyor…

Bu hikâye ne kadar tesir etmişti bize, bilemiyorum. Ama hiçbirimiz, hiçbir zaman tabaklarımızda yiyecek bırakmazdık. Sonradan, tabağa alınan yemeği bitirmenin, sıyırmanın Sevgili Peygamberimizin sünneti olduğunu da öğrenmiştik.

Hikâyenin bu şeklini de okudum:
50’li yıllar, Menderes Hükümeti bir dizi kalkınma programı hazırlıyor… 2. Dünya Savaşı’nda mahvolan, fakat sonra büyük bir hızla kalkınmayı beceren Almanya’nın Ekonomi Bakanı da, konferans vermek üzere ülkemize davet ediliyor. Büyük bir otelde yemeğe gidiliyor. Gelen çorbayı Alman bakan bitirirken, bizimkiler ikişer kaşık alıp iade ediyorlar. (O yıllara kadar “tabağı bitirmek görgüsüzlüktür” fikri öğretilmektedir!) Ardından yemek geliyor, aynısı oluyor. En son pilavlar da yarım bırakılırken;
“Durun! Diyor adam… Lütfen hepiniz, tabağınızda bıraktığınız pirinç tanelerini sayın!”
“Şimdi bu rakamları Türkiye nüfusunun yarısıyla çarpın!..” Şaşkın haldeki bürokrat ve politikacılarımızın önündeki kâğıtlarda, elbette korkunç rakamlar toplanıyor. Alman Ekonomi Bakanı ise, cümlesini;
“Türk Milleti her yıl bu kadar israf yaparken, ben size ne söyleyebilirim?..
Biz, Almanlar ise olağanüstü bir iş yapmadık. Sadece kaynaklarımızı iyi kullandık ve israf etmedik!” diyerek bitiriyor!

Stop
Muammer Erkul

26 Temmuz 2009 Pazar

8 yorum

  1. Allah razı olsun…
    Pirinçten yola çıkarak ne kadar da israf ettiğimizin farkına varmalıyız.
    Hani ucundan koparılıp çöpe atılan ekmekler. Diğer yanda bir dilim ekmeğe muhtaç insanlar.
    Bir iki giyilip atılan giysiler. Modası geçti diye çöpe atılanlar. Ah bir de ilaç sorunu var.
    Hem çok pahalı, hem de sağlık sorunları başladığında zorlukla alınan ilaçlar. Bir iki tane kullanınca çöpe atılmıyor mu? Ya da evin bir köşesinde bekleyip durmuyor mu? Kullanma süresi geçince ne oluyor? Tabii ki çöplükte yerini alıyor.

    Şu ibretli pirinç hikayesinden sonra haydi hep birlikte aklıma ilk gelen; ilaç israfına çare bulmak.
    Ben şahsen, kullanmadığım ilaçları en yakın sağlık ocaklarına götürüp ihtiyacı olanlara verilmesini sağlıyorum.
    En azından boş yere dolap işgal etmiyor. İhtiyaç sahibi insanlara sağlık ekibinin kontrolünden sonra veriliyor. Haydi bakalım herkes israftan kaçmanın yollarını aramalı. Bu neden Bizim sevgi ailemizle başlamasın.
    SEVGİLER KERE SEVGİLER.

    FAHRİYE ERDOĞAN

  2. Nimet olduğundan bile haberdar olamadığımız minetler.
    Sadece sizlerle, çok yakında başımdan geçen bir olayı paylaşmak isterim.
    Bulunduğum ilçeye çok yakın oturan bir teyzemiz var, kendisi etraftan yardımlarla geçinebilen hasta oğluna torunlarına bakmaya çalışan bir teyze.
    Onun İstanbul’a gitmesi ile evdeki torunlarının çorba yapacak bir malzeme bile bulamayıp ekmeği suya banıp yediklerini çok büyük bir üzüntü ile dinlemiş bulunuyorum.

    Sadece bir canlıya faydası dokunsun düşüncesi ile bile israftan uzak durabiliriz…
    Aşırı yemek yemenin de değişik türde israf olduğunu unutmayalım…

    SEVİL

  3. Author

    Ne acı ki, israfın haram olduğunu unutan Müslümanlar, tutumlu olmayı başkalarından öğreniyor!

    İnandığımız doğruları bir kenara atıp; bazı soytarı yazarları ve bazı televizyon kanallarını kendimize rehber edindiğimiz sürece, başımıza gelenler az bile!

    Yarınlar, bugün attığımız temellerin üzerinde yükselecektir!
    Televizyonlardaki yemek yarışmaları, filmlerdeki pasta savaşları; israf ve nimete hakaret dolu.
    Bunları ve benzerlerini izleyip çocuklarımıza izletttikçe, iyi örnek olabilir miyiz ki?

    KUYRUKLUYILDIZ

  4. Arkadaşına tavsiye et kısmında gönderilenler ulaşmıyor sanırım.
    Kendime gönderdim gelmedi.

    [Arkadaşlarına sor bakalım, ikinci adresine veya bana gönder… M.]

    DERYA

  5. Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek;
    “HEYKEL DESTEK ÜSTÜNDE BENİM RUHUM DESTEKSİZ” diyor.
    İnsanları İSRAF MODASI ile eğitirseniz olacağı budur. Bu sorun bütün şiddeti ile devam ediyor.
    Hergün çöpe giden ekmeği mi, boşa akıtılan suyu mu, boşa geçen zamanı mı söyleyelim? Bunları çözmemiz lazım.

    SADIK

  6. Biz türkler çok rahat yaşıyoruz her şey mevcut ülkemizde. İsraf ettiklerimizin de kıymetini bilsek çok güzel olur. Dikkate alalım bu sözleri.
    İsrafı önlemek için evimizden başlayalım kendimizden sonra aile ferdi akraba komşu sokak mahalle şehir bölge Türkiye…

    KERİM GÜL

  7. İnsan israfı, zaman israfı, sağlık israfı hepsi aslında haram israf kapsamında. Bir fıkra bile üretmişler milletimizin israf boyutunu göstermek için.
    Bir turist binanın birinin yanından geçiyormuş. O sırada cam silen bir kadıncağız düşüp, çöp konteynırına girivermesin mi? Turist şöyle bir bakmış, yorumunu yapmış: “ya bu Türkler de amma israfcı! Bu kadın daha epey kullanılırdı, hemen atmışlar!”

    ASLIHAN

  8. Yiyecekten yapılan israftan söz etmişsiniz.
    Çok güzel. Ya son yıllardaki giyim, giyecekten yapılan israf için ne demeli. Parmak kadar çocuklara aile istediğini giydirmek zorunda kalıyor. Beğenmediği bir şeyi asla giydiremiyoruz. Biraz yazan çizenler bu konuyu da işlesinler ki faydalanılsın.
    İyi çalışmalar.

    NESRİN

muammer için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir