Biz, okuyan milletiz [29 Mart 2007 Perşembe]

Tuzakların, bini bir para…
Hepsi de sinsi, hepsi de gizli… Ve uzak noktalara güdümlü füzeler gibi!
Her kesişte üç beş filiz veren ormanların köküne zehir dökmek; tamamen bir batı taktiğidir!
Bekleyin; “okuyan bir millet” olduğumuzu anlatacağım…

Kıtalar fatihi pehlivanlarımız vardı…
Cankurtaran sandalını tutan parmakları kesilince, Koca Yusuf okyanusa gömüldü… Ama, ardından gelenlerin inancı-güveni zehirlendi… Onlara başaramayacakları fikri aşılandı. Sonuç? Şu pehlivanlar ülkesinde, bir tek bronz madalya için sevinç çığlıkları atıldığını ben hatırlıyorum!

Edebiyat; dildir, yazıdır…
Dil ve yazı yoluyla; köklerinden aldığını, çiçeklerine ve meyvelerine taşır edebiyatçı…
Aklın ve insafın tahammül edemediği savaşlardan hayatta kalabilmiş nesli temsil eden bir avuç sanatçıyı batıya çekmek… Sonra da her yolla (canı hariç) kanını, iliğini, kemiğini değiştirme alçaklığı, tam manasıyla batı alçaklığıdır! Buna, yani kendi milletini aşağı görüp öyle göstermeye alet olanların sefilliği akıyor, işte yerlerde hala… Necip Fazıl’ın (ki o tezgâhtan kurtulanlardandı) bahsettiği “kubur fareleri”nin çoğu eski arkadaşlarıydı, ama geceyle gündüz kadar ayrılmışlardı biri birlerinden!
Sayısı çok olan haklı demek değildir!

Fatih Terim’e hep saygı duydum, çok da takdir ediyorum…
Çünkü o, bizim çocukluğumuzun; kaç tane yersek yiyelim, tek gol atabilirsek sevinçten havalara uçtuğumuz zamanlarda; “siz birer hiçsiniz” damgası sırtlarında olduğu halde, sahaya doğru sürünen oyuncular arasındaydı… Birer piyon, birer kum torbası, birer antrenman elemanı olarak sahaya itilen o zavallılar arasından çıkan… Ve bu milletin, spordaki boyun büküklüğüne baş kaldırışın destanını yazan kahramanlara “hücum” emrini o verdi, öğrencilerine taktik öğretti…
Göğüslerine gurur mu doldurdu onların?.. Hayır!
Zaten var olan cevheri, kendilerine gösterdi…

Uzatmayayım…
Başımıza sarılan en büyük oyunlardan biri de “OKUMUYORUZ” yalanıdır!
Bu yalan, bir yılan gibi hepimizin içinde kıvrım kıvrım dolanıyor!
Bütün istatistikler, bütün gözlemler gösteriyor ki; insan kendisine söyleneni öğreniyor: “Türk milleti hiçbir işi beceremez! Türk milleti hiçbir kurala uyamaz! Türk milleti başarısızdır! Türk milleti aptaldır! Türk milleti bir hiçtir!..”
Kalemim alışık değil lanet okumaya, ama lanet olsun!

Öğrenilmiş acizlik, öğrenilmiş hiçlik, öğrenilmiş cahillik, öğrenilmiş bütün ikinci sınıf duygular içindeydik… Ancak yıllar sonra ve yeni yeni kendimizi toparlama dönemine giriyoruz…
Okumadığımız da, bize ÖĞRETİLDİ!..
Ve maalesef düştük bu tuzağa!
…..
(Devamı için yarına kadar bekler misiniz?)

Stop
Muammer Erkul
29 Mart 2007 Perşembe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir