Bırakmak kendimi yanına [07 Mart 2003 Cuma]

Gökyüzünden geçen kuş tayyare kadar bile olsa, ne fark eder?.. Çöplüğünde eşelenen topal tavuk, elbet ondan evlâdır!..

Gider birileri…
Çünkü, gitmesidir gereken!
Kalmak; kalabileceğine inanmakla başlar…
Kalmak ise savaştır. Savaşçıya örnek; Osman’dır. Hani geri dönen ve düşmüş başını alıp, koltuğunun altına sıkıştıran Genç adam!..

Sor şimdi kendine; sen, onun için nimet misin, külfet mi?..
Arkada kalan yarısını dürüp, kendi yârına gidiş hangi adımlarla yapılır?..
Ve hangi adamlar tarafından yapılır?…

Gönüldür yedeğinde "adamlığı" götüren!..

Yarın, yârı sarınır;
Yârı yarı’n bildikçe!..

Gökyüzünden geçen kuş tayyare kadar bile olsa, senin için fark etmez…
Sen, elinde kalanlara bak ve kalacak olanlara!
Çünkü gider birileri, çünkü gitmektir birileri için gereken.
Çünkü kalmak;
Kalabileceğine inanmakla başlar!

Saysam "gidiş" sebeplerini bazen kırıcı olur, ya da ayıp olur, veya yersiz olur, yahut erken olur,,, hatta belki söz için çok geç olmuştur artık…
Halbuki beraberlik;
İki kişinin, iki bacak gibi yan yana yürüyebilmesidir!..
…..
Biri topuklu ayakkabı, biri terlik giymeden… Biri şu kadarcık adımlar, biriyse nah bu kadar atmadan…
Eşit ve denk ve uyum içinde kalabilmektir beraber olmak!

Kenenin köpeği sevmesi aşk değildir. Devenin eşeği sevmesi aşk değildir… Balığın solucan sevmesi aşk değildir…
Aşk; kalmaktır…
Ya da daha açık olarak;
Bırakmaktır kendini yarin yanında!..

Stop
Muammer Erkul
07 Mart 2003 Cuma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir