Nerden çıktı şimdi bu; “parlak, pırlanta” anlamına gelen Fransızca kelime?..
Dünyanın en büyük gipür dantel üreticisi olan Baydemirler Tekstil’in ayna adı taşıyan dört kitap sayfası boyunda, baştan sona renkli, kuşe karton, elliiki sayfalık dergisinin ilk sayısından çıktı.
“İlk sayı koleksiyoncuları” için nadide bir parça.
Baştan sona “biz” kokan bir sanat eseri…
Ayyıldızlı dantel bir perde fotoğrafıyla “hoşgeldin” diyen kapak davet ediyor insanı; ve bırakamıyorum elimden, sürükleyici bir roman gibi… Gecenin bitimine doğru; benim bile uyku vaktim gelirken sonuna geliyor dergi.
Mükemmel bir konu seçimi…
Harikulâde bir üslûp…
Nefis fotoğraflar…
Ve baskıda sınırları zorlamış kalite.
Bu gemiye yol verenleri kutlamak gerek.
Ömer Aşıcı, “Editörden” sayfasında; “Başarıya giden yol”u anlatıyor:
“Kendini, mesleğini ve işkolunun bayrağını yükseltmek için, insanın ödeyeceği bedel, büyük bireysel çaba ve kararlılıktan geçiyor…
Hangi meslekte olursa olsun, başarı tembellikle sağlanamaz!..
…
Başlamak, gerçekten bitirmenin mayasıdır!..
Brillance, başarıya giden yolda elinizdeki bu sayısıyla çıkışını yaptı ve kendi kulvarında koşmaya başladı.
…
Klasiktir ama, tanım doğrudur:
“Sevdiği bir işi bulan ve o amaçla çalışan insan mutludur!..”
…
Sonuçta her şeyin başı sevgiden geçiyor ve severek yapılan her işin arkasından da, başarı dediğimiz o muhteşem final giderek kökleşiyor.”
Ömer Bey’in yazısından sonra gelen; “Geleneksel tığlardan, çağdaş mekiklerin dansına Baydemirler ya da büyük orkestra” sayfaları.
Bu, Erdoğan Baydemir ile bir sohbet.
Düşündüm; köşemizi böylesi, bir nevi reklamla “işgal” edebilir miyim?..
“Evet” dedim kendime.
Yirmiyedi yıl evel Zeytinburnu’nda küçücük bir dükkan olarak faaliyete başlayan bu Türk firması, böylesine zor olan kulvarda dünyanın en büyüğü olabilmişse, ben onunla övünürüm arkadaş…
Şu anda toplam 180 brode makinesiyle dünyanın en büyük makine parkuruna sahibiz ve dünyanın en büyük gipür dantel üreticisi halindeyiz.
…
Dünün, ninelerimizin el emeği, göz nuru nakış işleme sanatı olan dantel gipür, bugün ileri teknolojiyle çalışan bir sanayi dalı haline geldi. Yani, “tığın türküsünden, makinelerin senfonisine” uzanan bir süreci yaşadık. Geleneksel sanatımızı Batılılar bizden aldı ve sanayi haline getirip dünyaya sattı. Biz de düne kadar trilyonlarca lirayı Fransa, Almanya, Avusturya, ingiltere, İrlanda ya da İtalya gibi Avrupa devletlerine ödüyorduk!..
Oysa şimdi olay tersine döndü:
“Artık orkestra Türkiye’de!..” diyor Erdoğan Baydemir ve devam ediyor:
“Bu sektörde kimse bunu hayal dahi edemizdi; dünyanın en büyük showroomunda 22.500 patentli desenimizi tek çatı altında sergiliyouz, yılın 365 günü…
…
Ve bir gün karar verdim. Dedim ki kendi kendime: “Gipürün anavatanı burası!.. Anadolu toprakları!.. Ninelerimizin el emeği, göz nuru, geleneksel dantel nakış sanatı gipürü biz niye üretmeyelim?..
O yıllarda yurtdışına kaçan inanılmaz para akışını tersine çevirmek gerekiyordu.”
…
1999’da dünyada da rakibimiz çıkamayacak!.. 2000’de Brillant, Türkiye’mizin en iddialı dünya markası olacak. Bizce başarı bu!.”
Sanat, sevgi ve başarının takipçilerinden bahsederken; bu konu yarına sarkar. Çünkü bahsedilecek ebrumuz, minderlerimiz var daha…
Stop
Muammer Erkul
09 Haziran 2000 Cuma