Ben de herkes gibi, bu yazıyı yazdığım güne (düne) kadar daha enteresan bir maç izlememiştim. Gruplar ikinci maçlarını yaparken söylediğim iki söz vardı: “Hırvatlardan çekiniyorum” ve “finale kalırsak İspanyolları yeneriz!” Hangi takımların finale kalacağını bilemiyorum elbette, ama yarı finalistlerden birini belirlemiş olan Hırvatistan maçımız başlarken yemekten kaçmamızın sebebi buydu.
Yedincisi düzenlenen “Somuncu Baba ve Hulusi Efendi Kültür Etkinlikleri” için Darende’deydik. Yemek masasının başında TBMM eski başkanı ve Manisa Milletvekili Bülent Arınç oturuyordu. Tohma çayının kıvrıldığı köşedeki esrarlı bahçe kalabalık ve yemekler şahaneydi, ama gözümüz görmedi… Otelin salonuna geldiğimizde maçın 17. dakikasıydı, koltuklara dizildik. Önümüze çaylar çerezler geldi ve kendimizi maça bıraktık.
Ofsayt düdüğünden sonra kalemize top gönderen Hırvat’a kart göstermeyen hakeme bağırırken, herkes ayağa kalktı. Baktım ki Bülent Bey içeride, gelip yanıma oturdu; demek o da yemekten kaçmış(!).. Sonra birlikte maçı seyrettik; ve uzatmaları ve penaltıları… Oyun aralarda da aynı tabaktan çerez yiyip çay içtik.
Siyasetle işim olmasa da, Bülent Arınç eskiden beri sempati duyduğum az siyasiden biridir. Sıcaklığı, sükûneti, gönüllere nüfuzu diğerlerinden daha farklıdır, malum… Bilmediğimse futbol merakıymış, heyecanla ayağa fırlamaları, uzun alkışları, samimi tezahüratlarıymış… Üç dört saat yan yana oturduğumuz Sayın Arınç; oteldeki diğer gazeteci arkadaşlar; direklerin arkasına siperlenip pozisyonları kaçırmamaya çalışan garson ve görevliler; stadyumda, yurt içinde ve bütün dünyadaki dostlarımız hep birlikte “3. Viyana Kuşatması”nın zaferle sonuçlanmasını bekliyorduk.
Milli davaya dönen bu maç biterken golü yeyip çöktük aşağı!
Dili dualı Bülent Bey de çok üzgün “ah, vah” ediyordu, hatta deminden beri gözleri stadyumdaki başbakanı arıyordu… Ve fakat çok geçmeden Semih’ten öyle bir gol geldi ki herkes yerinden fırladı, birbirine sarıldı… Sonra penaltılar; her attığımız gol ve kalemize girmeyen her top ortalığı ayağa kaldırdı… Seçen ve seçilen, seven ve sevilen birbirine sarıldı.
Bu resim dedi ki herkese:
Bir ve birlik olursak aşılmayacak hangi yol, geçilmeyecek hangi dağ olur ki?!.
Stop
Muammer Erkul
26 Haziran 2008 Perşembe