Bütün çocuklar benim! [05 Nisan 2013 Cuma]

 

 

Hiç kimsenin çocuğu yok ve sanki bu ülkenin, bütüün çocukları benim!

Korksam mı, kızsam mı, yoksa beni dilenci sanan ahmaklara sövsem mi?
Meteoroloji uyarınca bilimsel oluyor da, ben “fırtına geliyor evinin çatısı uçacak, sel geliyor tohumların sürüklenip gidecek” derken hezeyan mı oluyor?

Yanlış bilinir: Çocuklara değil, büyüklere laf anlatmak zor!
Ey adam, ne yapacaksan bugün yap!
Kazma sapı gibi sertleşmiş oduna; “neden şöyle büyümedin” deme şansın artık yok.

İnsan yetiştirilmesi hakkında ağlaşarak konuştuk bir ağabeyimle.
Bir arkadaşım ise kızıyla izledikleri devlet kanalındaki sahneyi anlattı: Ekrandaki çocuk yaralanınca hemşire gelip ilkyardım kutusunu açıyor… Baba duyarlı ya: Yavrum, bu bizim filmimiz değil. Yabancılarda böyle “kırmızı artı” olur, bizim işaretimiz “ay” şeklindedir” diyor. Çocuk, ana sınıfı yaşında: “Baba, diyor. Öyleyse biz de oraya gidelim!”

Gözünüzün yaşını bırakın şimdi, uyanmaya çalışın!

Aldığınız evin yüz metre bahçesi varsa önce hafriyatı temizliyor, temiz toprak dolduruyor, uygun gübre döşüyorsun… Sonra ziraatçılara danışıp, tohumcuları dolaşıp arazi ve iklimine uygun tohum seçiyor, bahçıvan bulup ektiriyor, üstüne serdiğin yufka inceliğindeki toprağı günlerce nemli tutuyorsun.
Sonuç?.. Ot yetişecek!
Aynı hizada biçmek için makine zaten çoktan alınmıştır…


Aga’lar, hangi dilden anlıyorsunuz?
Ben çocuktan bahsediyorum; yavrudan, evlattan, nesilden, gelecekten, istikbalden bahsediyorum, yoksa siz ot derdinde misiniz?

Geçen hafta, bir arkadaş aradı, sesi titreyerek: “Bugüne kadar yazdığın belki en anlamlı yazıydı” dedi fakat az sonra büyük şaşkınlıkla: “Yoksa bugün, bu yazı için, benden başka seni arayan hiç mi kimse olmadı?” Dedi…

Çocukken bir şeyler okumuştunuz. Zengin de oldunuz. Ama zaman değişti. Şimdi çocuklarınızın, torunlarınızın önüne koyacak eseriniz “neden” yok?
Kimseden para filan isteyen yok burada; fakat bir tabut, çok kişinin parmak uçlarıyla kalkıyor, bebekler şefkatli avuçlarda büyüyor!

Sizin eserleriniz; adamınız olmadığı için yoksa madem, neden var olan adamlarınızın da ölmesini bekliyorsunuz?
Onları öldürdüğünüz zaman bu milletin çocukları kimleri örnek alacak?


Özeti şudur: İstikbal konusunda nefes tüketenleri çiğnemek; onları değil, onları ezmeye çalışanları öldürür!

 


Stop
Muammer Erkul 
muammer.erkul@tg.com.tr
05 Nisan 2013 Cuma

 

13 yorum

  1. Bir de benim abiciğim! Öldürülünceye kadar! Ondan sonra bayram etsin bin yıldır dibime/dibimize kezzap dökenler! Ve ondan sonra o ettikleri bayram kıyamete dönüp, uyansınlar ki… Görsünler, görmemek için direndikleri herşeyi!..
    Ve ondan sonra, öksüzlüğü de yetimliği de asıl o zaman görecek o çocuklar! Ve bükülen, yamulan, yanlış yerlere uzanan boyunlarına neyle destek yapıp neye bağlasalar da doğrultamayacaklar bahçe sahipleri! Kendi dallarının işlekleri olan ve yani nesillerinin devamı olan o yavrucaklar sararıp solup ve pörsüyüp öldükten sonra anlayacaklar kendi nesillerinin yine kendi elleriyle nasıl kesildiğini!
    Hicran Seçkin

  2. Devamı…
    Eyy şanlı Türk Milleti! Şânının derdinden şerefini unutan Türk Milleti, ey! Yanıldın! Karıştırdın! Biliyorum aç da kaldın açık da! Belki de bu yüzden “rızık” derdin insanlık ve imanlılık derdinin önüne geçti böyle! Biliyorum elinde kalan son Sarı Kız’ından başkaca varlık bırakmadılar bir zamanlar! Ve hatta o Sarı Kız’ı bulamadığın da oldu! Onun için titreyerek yerden doğrulmaya çalışan Sarı Kız’ının sarı buzağısı gözünün feri oldu! Ve onu besleyip büyütmek en büyük derdin oldu! Birşey diyemem!.. Ama karıştırdın! Sarı Kız’ın buzağısı ile kendi yavrunu karıştırdın! İkisini de aynı şeylerle beslenir sandın; yanıldın! Sarı Kız’ın umut olduğu günler geride kaldı, ama sendeki buzağı besleme derdi geride kalmadı, yavrunu o dertle beslemeye devam ettin! Onun için besiye çekilmiş hayvanlara benzer oldu çocukların! Önüne konanı yemeye alışmış, içi kof yavrularla doldu dünya! Ama onların ne etinden, ne sütünden istifade edilebildi!
    Hicran Seçkin

  3. Devamı…
    Öylesine unuttun ve kaygısız oldun ki, sana kilolarını öven içi kof çocuğunu “kurbana kesmeyeceğiz ya sanki yavrum seni” esprisiyle bağrına basarken hiiiiiç zerrece o çocuğun insanlık rızkı aklına gelmedi! O “dolu” yanlarını sevgiyle mıncıklarken boş yanları sanki hiç, ama hiiiç kaygın olmadı senin!
    Mazeretin “ne” olursa olsun, masum değilsin! Ve elbet hesabını vereceksin; herkesin zerrece iyiliğinin mükafatına kavuşurken, zerre kötülüğünün de hesabının sorulacağı o mutlak adâletin tecelli yerinde!
    Hicran Seçkin

  4. Devamı…
    Bin değil milyon söz var söylenecek ama bir söz daha:
    Muammer Erkul babasının hayrına kendini paralarcasına dil dökmüyor… Bizim babalarımızın ve kendimizin ve evlatlarımızın hayrına emeğini esirgemeden bunca dili döküyor! O Allah rızası için elinden geleni yapıyor… Peki dil dökülenler?.. Herkesin elinden gelen, gücünün yettiği, üstüne düşen ne ise bir gün hepsi sorulacak elbet!
    Vay halimize o gün!
    Hicran Seçkin

  5. NEE ÇOOOOOKKKKKK ACIYOOORRRR İÇİMMM NEE ÇÇOOOOKKKKK, BEN İTİRAF ETMELİYİM Kİ İYİ BİR ANNE OLAMADIM ÇOCUKLARIMA YETİŞTİRDİĞİM EVLATLARIMIN AKSAYAN YÖNLERİNİ GÖRDÜKÇE VE HALA KENDİMİN ORALARDA AKSADIĞINI BİLDİKÇE NE ÇOK ACIYOR İÇİM NE ÇOKKKK.
    BİLİYORUM BİR FAYDASI YOK BUNLARIN ŞİMDİ DUALARIMDA ALLAH’IM DİYORUM MİNİCİK TE OLSA BİR İHTİMAL VAR MI ONLARA YARDIM EDEBİLMEM İÇİN? MİNİCİKTİ ONLAR SEN BANA ARMAĞAN ETTİĞİNDE VE DELİLER GİBİ ONLARI İSTEDİĞİMDE…
    BİLMİYORDUM OYSA; VE BEN BAZI ŞEYLERİ ÖĞRENDİĞİMDE ÇOK GEÇ OLMUŞTU!ŞİMDİLERDE İĞNEYLE KUYU KAZIYORUM ÇOCUKLARIMI ATTIĞIM KUYULARDAN ÇIKARTMAK İÇİN:)))
    NE OLUR BU YAZIYI OKUYAN ANNE VE BABA ADAYLARI KENDİNİZİ HAZIRLAMADAN ÇOCUK DOĞURMAYIN KENDİ ZEVKİNİZ İÇİN YAKMAYIN CANIMIZI,CANINI ZI, CANLARIMIZI! !!!YAKMAYALIM…
    İLİRYA

  6. Kendimizi hazırlamadan çocuk doğurmayın lafı, hiçbir zaman doğurmayın ve işin zevkini yaşayın anlamına da geliyor!
    Ben bunun yerine “çocuk sahibi olmadan kendinizi yetirtirin” diyen bir cümle okumayı isterdim.
    Cevdet

  7. Bunları gene kendimiz okuyup kendimiz duyacağız. Kime yazılmış bu yazı? Bunu anlayan var mı? Derdi neymiş anlıyor muyuz?.. Bir önceki yazıda geçen cümle neymiş hatırlıyor muyuz? Ayağının altından çamurlu sel suları gibi nesiller geçiyormuş. Hasss…. Para kazanıncaya kadar derttir bunlar sonra kimsenin sorunu değil. Parayı bulsanız ne bunu yazarsınız ne de yorum yaparsınız bu yazıya.
    Harbi olun “doğru dedin” deyin.
    Ya da delikanlı olun.
    İmza mı?
    Buraya adımı yazacak kadar ben de delikanlı değilim.

  8. Ha şöyle, delikanlı olmadığını da söyle bay X! Biz de öncelikle şu ortalığa ettiğin “Hasss….”ini sana ve(hadi yedi sülaleni bi de biz rahatsız etmeyelim, senin gibi bozuk neslin kahrı yetiyordur onlara) ilavesiyle iade edelim ve gelelim sadede:
    Her kap içinde olanı sızdırırmış, sen de içindekini i.emişsin, kendi soysuz niyetini açık etmişsin. Niyetin kadar adamsın, senin de pekala bildiğin gibi.
    Dur daha devamı var…

    İmza: X değil

  9. Devam, tam gaz!..
    Bak tam senlik bi hikaye var. İki âmâ oturmuşlar yaprak sarması yiyorlarmış. Biri aniden diğerine “ikişer ikişer yeme!” demiş. Öteki şaşkın, “yav arkadaş sen de kör değil misin, nerden bildin iki iki yediğimi?” O zaman ilk âmâ da senin gibi kendini açık etmiş, “ben iki iki yiyorum da” demiş. Yani senin kokuşmuş niyetin yazdığın gibi olabilir. Ama senin niyetinden daha düzgün niyetli insanlar olabileceğini kabul etmeyişin acaip. Yoksa sen kendini “falanca millet” gibi üstün ırk veya yaratık mı sanıyorsun? Yani “daha iyi bir düşünce olsaydı bende olurdu. Olmadığına göre yok.” Böyle mi vehmediyorsun bay X? Bak bulduğun rumuzda bile meymenet yok, yasak işareti. Sen kendi üstünü kendin bile çizmişsin. Başkasına ne diyorsun daha? Kendini çizmen iyi hoş da, çizilmeyecek adamlar olduğunu da bil bu dünyada. Olur mu bay çizik?

    İmza: X değil

  10. Al diyelim bakalım sayın X; “doğru dedin”! Para bulunsa tabi ki yazılmaz be adam! Bu yazıların yazılmasına gerek kalmaz çünkü, yapılacaklar yapılır o zaman. Ama senin derdin ne, parayı biraz fazla bulduğunda ne yaparsın onu bilemeyiz tabi! Para bir çok kişiyi iki kuruşluk pul eder! Belki bizler de aynı duruma düşeriz ama bu yazıyı yazan insan için bu böyle değil…
    Hicran Seçkin

  11. Author

    Bana göre ise buraya YAZABİLEN herkes delikanlı ve cesurdur.
    Derdimiz hep “aman ben duymamış olayım sonra bana bir şey olur” demek, değil mi?
    Her yazana teşekkürler.
    Bu gün gene tiyatrodaydım.
    Bir arkadaşımla.
    2 saat oturduk ve o kadar profesyonel oyuncunun ne anlatmaya çalıştığını anlamaya çabaladık.
    PEKİ NEDEN?
    Adam yatiştirilmemiş de ondan!
    Biliyor musunuz şu sırrı:
    Adam yetiştirilmez!
    ÇOCUK yetiştirilir…
    Onun için ısrarla bana yardım edecek birileri çıksın diyorum.
    Dilenmiyorum!
    Yardım istiyorum…
    Destek istiyorum!
    Anlayan var mı beni?
    M:)

  12. X’e:

    “Bunları gene kendimiz okuyup kendimiz duyacağız.” demenizden ne anlamalıyız?
    Sanırım siz de aslında haklı buluyorsunuz yazılanları.
    Ve sanırım, suçlayıcı cümleleriniz de “insanlar böyle olmamalı” anlamını içeriyor.
    Hakaret tavrınız sadece sizi küçültür.
    Son cümleniz de zaten buna önem vermediğinizi gösteriyor.
    Kendinize bu haksızlığı yapmayın.

    Suçlayıcı cümleleriniz…
    Belki suçlamalarınızı hakedecek insanlar vardır.
    Ve siz de düşündüklerinizi açıkça söylemek isteyebilirsiniz.
    Ama “şöyledir”, “böyledir” gibi kesin ithamlar yerine; “şöyle midir”, “böyle midir” şeklinde görüş bildirseydiniz çok verimli yazışmalar olurdu burada.

    Zehra Öner

  13. X’e:
    Devam…

    Belki faydası olur diye yazayım:
    Para kazanmak isteyen, yaralara parmak basıp kanatmaz.
    Yaraları dert edinmez.
    Para kazanmak isteyen; pışpışlar…

    Not: X’e: Cevap yazarsanız çok iyi olur. Çünkü hakkınızdaki görüşüm netleşmedi. Sizin için önemliyse tabii…

    Zehra Öner

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir