Zamana gücü yetmedi 2010 yılının da, yahut o dahi zamanın bir parçasıydı da ömrümüzden çaldı. İşte… Saatler kaldı bir bitişe daha, veya yeni bir başlangıca… Evet bu ifade daha çok yakıştı buraya: Yine bir bitiş değil de yeni bir başlangıç… Dönüp bakın, diyerek yazmaya başlamışım bir zamanlar, demin buldum daDevamı

2000 noktasında şaşkınlıklar içinde kalmıştık, bu kadar uzuuun bir dönemin bitmiş olmasına! Hâlbuki önceden 90’lar, 80’ler ve hatta 70’ler de bitmişti! Bazen merak ederim; bir uzun yol, yahut durmadan dönmekte olan dünyanın çevresi, bir metrelik şeritlerle mi yoksa yüz metrelik şeritlerle mi ölçersen daha uzun gelir?.. (Tam bunu yazarken ekrandaDevamı

Hani, titrer içi bir çocuğun… Hani, bir kedinin kaptığını görür ya,, yerdeki ekmek kırıntısının peşindeki sevdiceğini; daldaki kumru!.. Göğsünün ak tüyleri savrulan yârine son bakışı titrer o kuşun senin de gözlerinde… Ve hani… Ve hani; bitmiş bir yıldız, parlasa da bilirsin ya; sönmüştür artık feri, ışıktan gözlerinin!.. Bilirsin, uyusan; yorgunDevamı

Geçen gün aklıma takılıp kaldı. Dedim ki; ya her duamıza dünyada karşılık bulsaydık, acaba neler olurdu?.. Gerçekten de bir büyük facia olabilirdi, çok kimse için felaket olabilirdi… Bir insan elini açsa; ne istese olsa, neyi arzu etse kavuşsa! Düşünen kişi; “aman Allah’ım” diyerek ürperir bu ihtimale, çünkü şunu bilir; kendisi,Devamı

Yazmak benim için çok kolaydır. Her hangi bir konu belirlediğim an zihnimde renkler, kelimeler uçuşmaya başlar. Nadiren de, böyle kıvranır dururum; ta ki sebebini fark edinceye kadar: Bu gün. Sonunda takvimi karıştırdım bir şey için ki, aradığımı gördüm. Yâri gördüm. Elimin değmediği gece geçmemiş olan mektupların sahibini gördüm, sahibimi gördümDevamı

Şu an okuyor olduğunuz Türkiye gazetesinin Stop isimli bu köşesinde, 27 Temmuz 2006 Perşembe günkü, “Hüdayi Yolu” isimli yazımız (Okuyacağınız yazıdaki konu, acaba Hüdâyî hazretlerinin kerametinin bugüne bir işareti, günümüzdeki tezahürü müdür?) sorusuyla başlıyordu. Üsküdar’dan, Eminönü vapuruna binmiştim. O sıralar şehir dışında yaşadığım için çevreyi inceliyordum ve, ve şu andaDevamı

Bir tohum daha düşer, bir filiz daha sürer ormanlık alanda… Kimsenin eli değmeden bir fidan uzar on-onbeş yılda; bir ağaç büyür otuz-kırk yılda; sonunda bir tomruk gelişir zaman içinde… Peki bu ağaçlardan istifade edilmezse ne olur? Koflaşır, içleri boşalır ve bir gün devriliverirler boyları boyunca!.. Odun demek; sıradan ağaçların veDevamı

Komiklerimiz bol. Yaşamışları da yaşayan örnekleri çok… Zeynel Abidin oğlu, Fatma Azize’den Üsküdar’da doğma; tiyatro yüzünden okuldan atılmış; ünlü bir kanto nakaratındaki “dümbüllü” sözlerini orta oyunlarında kullandığı için adı “İsmail”e bir de “Dümbüllü” eklenip kalmış olan bu komik, 25 filmde oynamış… Komik işte, ölüsü bulutlar hizasından sırtüstü Üsküdar yakasına geçecek!Devamı

Halbuki geldim!.. Ordayım, iyi bak; uzanıver içine, tut elimden al beni!.. Uzakta mı sanıyorsun? Değilim… Uzakta mı sanıyordun? Değildim! Orda idim!.. Yüzün avucumdaydı, ve sarı kanatların savrulup sürtünüyordu parmaklarıma… Ve dünya yeşile kesmişti yıldızların altında!.. Şehir, ve şehrin göğü, ve bir nehr’olup akan zaman üstündeki şavkı bütün ışıkların; Yeşildi, veDevamı

Bütün gözleri üzerinde toplasa da; kendi kahverengi dolabında yapayalnız yaşayan, kocca bir salon saatinin duyguları içinde hissederim kendimi!.. Peşinde insanlar yürüyen bir mayın eşeğinin attığı adımlardan daha tedirgin olurum; dilimden dökülen her sözde, kalemimin yazdığı her satırda. Belli etmem sadece… Eroin koklayan bir gümrük köpeği… Veya, enkaz altında beden arayanDevamı

Yaklaşık on gündür, sabah güneş doğarken evden çıkıyorum. Dünyanın en güzel kızıyla birlikte, ara yollardan sahile iniyoruz. Kimi zaman Kanlıca, ama genellikle Anadoluhisarı iskelesine geliyoruz. Havalar açık geçse de sabahlar kış sabahı; bulduğu delikten insanın içine girip dişlerini batırıyor! Kuşlar kedilerden kaçmaz, kediler köpeklerden korkmaz oldu. Köpeklerse kendilerini kedi sanmakta!Devamı

(Zaten düşündüğüm bir konu, geçen gün izlediğim minareli filmden sonra iyice gözümün önüne geldi. Yazmazsam çatlayacağım!) Yemek masalarında kaplar, şişeler vardır… İnsanlar, bunların içinde ne olduğuna göre onlara muamele ederler… Hiçbir kimse, hiçbir şişeyi şeklinden veya renginden dolayı dövmeye çalışmamıştır. Zaten bunu yapan varsa, hastadır! Elbette inancımız da bize bunuDevamı

(Dünden devam) Türk basın ve sanat dünyasının sevilen isimlerinden; gazeteci, ressam, yazar Gürbüz Azak ağabey için bir saygı programı düzenleniyor. ESKADER ile İst. B.B. Kültür A.Ş. programı, bugün saat 18.30’da Tünel’deki Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde başlayacak. Mehmet Nuri Yardım’ın yöneteceği toplantıda Üstün İnanç, Hüseyin Gökçe ve Mustafa Nadir Önay,Devamı

Çeşmeye benzer bazı insanlar: Etraflarına toplanılmıştır, sularından içilmiştir ve hemen oradaki tabelalara bakılarak devam edilecek yollar tercih edilmiştir… Yollar, sulardan sulara doğru uzanıyor; insanlar ise insanlardan insanlara doğru… Ben çok şanslıydım. Çünkü kavuştuğum her çeşmenin suyu bir öncekinden daha güzel, daha lezzetli, daha şifalıydı. Ve üstelik yol ayırımlarında, doğru tabelaDevamı

(İlk cipsi yiyen kişi neden son cipsi de yemek istiyor?) Aşağıdaki gözlemimi siz de unutmayacaksınız, ben de! Duymuşsunuzdur: “Mono Sodyum Glutamat maddesi hangi yiyeceğe katılırsa, beyin şaşırıyor ve yenen şeyin tadı çok güzel algılanıyor. Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor; önündekini en lezzetli yiyecek sanıyorsun! Gıda üreticileri bu yüzden MSG’yi kullanıpDevamı

Bilal’le bayram günü konuştuğumuzda; kız kardeşinin artık tedaviye cevap vermediğini, söylemişti. Sabah tekrar konuştuk: Çırpıda tünemeye çalışan kuş gibi ürkek ve tedirgin olan sesi, bir şekilde rahatlamıştı. Hatta telaşlıydı, çünkü o gece vefat eden genç kızı bayram günü defnetmek için cenaze hazırlıkları yapıyorlardı. “Bir yıldan uzun süredir kanserle mücadele ediyorDevamı

Dokuz gün de olsa, doksan gün de olsa bütün tatiller kısadır ve hatta doksan yıl bile olsa!.. Ve işte bu tatil de bitti; bir gün bütün tatillerin biteceği gibi. Fakat son günlerden hafızamda kalan birkaç kareyi anlatmak istiyorum. Biri Avustralya‘dan gelen koyunlar, diğeri İstanbul’a dönen insanlar. Enteresan tecrübelerdi, anlatayım kiDevamı

Bir liste yap bana. Benim için, senin listeni… Bir liste hazırla. Yaz alt alta; yaptıklarını düşünerek, bugüne kadar… De ki: “Sen olmasaydın, şunu yapmazdım!…” Ben olmasaydım yapmayacağın şeylerin listesini sırala alt alta veya eğer ben olmasaydım hayatında, bu şekilde yapmayacağın şeyleri sırala… Ben olduğum için yaptıklarını/yapmadıklarını görmüş ol. Önce kendinDevamı

(1) Kimsin?.. Şu an, şu kadar insan var; kaçı ne yapıyor?.. Sen, ne yapanlardansın? Hadi, seç kendini!.. Sen, kimsin?.. Bunca insanın kaçı kitap okudu bugün, kitap okuyor?.. Peki kitap okuyanların kaçı “kitap” okudu, “kitap” okuyor?.. (2) Yollar arasındaki fark; Ne kadar çok!.. (3) Kafam küçücüktü, ben küçücükken; düşüncem küçücüktü… BirDevamı

Dua etmek, garsona “bir çay daha getir” diye seslenmekten farklı olacak! Dua etmek; kendi kızından su istemekten, kendi elemanından iş beklemekten farklı olacak! Dua ederken kalbini dinle… Dua ederken, en az; bir sokak iti seni köşeye sıkıştırdığı zamanki kadar korkulu musun? Dua ederken, en az; kafesteki kuşunu kaçırdığın zamanki kadarDevamı