Çay bu, dile kolay! :) [06 Mart 2008 Perşembe]

(Her çay görüşünüzde anlatacağınız şahane bir hikâye olacak bundan sonra. Sıkın dişinizi yazının sonuna kadar…)

Bilen bilir; Abdüllatif Uyan, dünya tatlısı abilerimden biridir. Hayatını evliya menkıbelerine vakfetmiştir. Bunları şiir veya nesir halinde gazetemizde yayınlar. Çoğu kitap olmuştur. Ayrıca her gün bir kısa menkıbeyi de abdullatif.uyan@tg.com.tr’ye kendi mail adresini yazdıranlara gönderir ki, arasında ben de varım…
Gazeteyi kahvaltıdan önce okumak büyük keyiftir. O gün Abdüllatif abi 1966 yılını şöyle anlatıyor: “Kadıköy Müftülüğünde kâtibim. Müftümüz Ahmet Mekkî Efendi ki, derin âlim, kalb gözü açık bir velî. İkimiz de Fatih’te oturduğumuz için akşamları birlikte dönüyoruz… Vapurda bile boşa zaman geçirmiyor. Kendisi okurken bana bazı beyitler yazdırarak; ‘Bunları ezberle! Dost sohbetlerinde işe yarar’ diyor…
“Meclis-i erbâb-ı dil, bir lâhza sensiz kalmasın
Hürmetin inkâr eden, dünyâda hürmet bulmasın.”
Yazdırdığı gün, Abdüllatif abi; “Bu övgüler acaba hangi mübarek zat için söylenmiş” diye düşünüyor. Soruyor da böylece. O zaman Ahmet Mekki efendi hazretleri gülümsüyor, ve;
“Çay için söylenmiş” diyor!..

O sabah kahvaltıda yine “çay” konusu açılınca;
“Şu demliğin altındaki çaydanlık, evdeki kaynana gibidir” diyor babam. “Çünkü devamlı kaynar durur!..”
Önce gözlerimizi açıp bakıyor, sonra da kahkahayı koyuveriyoruz… Meğer gençliğinde yaşlı bir teyzeden dinlemiş… Devam ediyor:
“Çaydanlığın üstündeki demlik ise, gelindir. Altındaki kaynadıkça o olgunlaşıp, demlenir…”
Bizler, hayretlerde ve “bu kadar olur” derken, babam anlatıyor:
“Gelinin kocası ise bardağa benzer; birazı demlikten, birazı çaydanlıktan… Yani birazını kaynana doldurur, birazını gelin!
Çocuklar ise çayın şekeridir; tad verir…
Ya görümce? O ise, çay kaşığıdır. Ara sıra girer eve; karıştırıp gider. Zaten kaşık bardakta kalsa insanın gözünü çıkarır!..
Kaynata mı? O garibimse çay tabağıdır; dökülenleri bir araya toplamaya çalışır!
…..
Yani… Yani “çay” deyip geçmek, kolay değildir!

Stop
Muammer Erkul
06 Mart 2008 Perşembe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir