(Bu hikâyeyi ilk defa bir seminerde dinlemiştim. Sonra tekrar karşıma çıktı, yayınladım. Üzerinden yedi sene geçti… Neleri gördüğümüzün neleri göremediğimizin hikâyesidir…)
……….
Yaşı henüz 20 bile değildi. Ama doktorlar onun, “hayatının sonunda” olduğunda hemfikirdi…
Tedavisi mümkün değildi hastalığının… Tıp çaresizdi…
Bu büyük üzüntüler içinde eve kapatmıştı kendini. Sokağa çıkmıyordu. Bir annesi, bir de kendisi; o kadardı işte bütün hayatı.
Bir gün canı fena halde sıkıldı, dayanamadı, attı kendini sokağa. Kim bilir kaç vitrinin önünden geçti.. Tam bir CD (*)satan dükkânı da geride bırakmıştı ki, durdu… Geri dönüp, kapıdan içeri; geçerken gözüne hayal meyal takılmış olan genç kıza bir daha baktı… Kendi yaşlarında harika bir genç kızdı tezgahtar.
Hani ilk bakışta aşk, derler ya…
Öyle, takılıp kalmıştı işte!
İçeri girdi. Kız, gülümseyerek yaklaştı ve; “Size yardım edebilir miyim?” diye sordu.
O nasıl bir gülümsemeydi öyle?!..
Hemen oracıkta en özel tekliflerde bulunmayı istedi ona… Kekeledi, geveledi, sonra; “Evet” diyebildi… Rast gele bir plâğı işaret ederek;
“Evet… Şu CD’yi bana sarar mısınız?..”
…..
Kız CD’yi aldı, içeri gitti. Az sonra da paketlemiş olarak geri getirdi. Oğlan bu küçük paketi aldı, dükkandan çıktı. Evine döndü. Bilgisayar bulunmayan odasına girip, küçük paketi açmadan dolabına attı…
Ertesi sabah heyecan içinde gene gitti aynı dükkana, gene bir CD gösterdi kıza; sardırdı, aldı, eve getirdi, attı paketi dolaba…
Gene açmadan!..
Günler hep alınıp sardırılan CD’lerle geçti…
Kıza duygularını söylemeye cesaret edemiyordu. Annesine açtı derdini sonunda. O da; “Git konuş oğlum, ne var bunda?” Dedi.
Ertesi sabah bütün cesaretini topladı. Erkenden dükkana gitti. Bir CD seçti. Kız gülerek aldı plâğı. Arkaya, paketlemeye gitti…
O içerdeyken oğlan, bir kâğıda:
“Bir akşam sizinle çıkabilir miyiz?” diye yazdı, altına telefon numarasını ekledi, notu kasanın yanına koydu gizlice… Sonra paketini alıp kaçtı yine dükkandan!..
İki gün sonra evin telefonu çaldı.
Oğlanın bıraktığı notu yeni bulmuş olan tezgahtar kızdı arayan… Delikanlıyı istedi.
Telefona bakmış olan anne ağlayarak;
“Duymadınız mı? Dedi.. Dün kaybettik oğlumu…”
Kız, yıkıldı…
Cenazeden birkaç gün sonra, anne oğlunun odasına girebildi… Ortalığa birazcık çeki düzen vermek istiyordu.
Dolabı açtığında, açılmadan oraya atılmış bir yığın paket gördü.
Paketleri aldı, oğlunun yatağına oturdu ve birini açtı. İçinde bir tane CD vardı bu paketin, bir de minik not. Diyordu ki;
“Merhaba.. Sizi öyle tatlı buldum ki… Daha yakından tanımak istiyorum… Bir akşam birlikte çıkalım mı?.. Sevgiler. Jacelyn!”
Anne bir paketi daha açtı.. Onda da bir tane CD ve bir tane not vardı.
“Siz gerçekten çok tatlı birisiniz. Hadi beni bu akşam davet edin artık. Sevgiler… Jacelyn!”
Anne birini daha açtı… Birini daha açtı… Birini daha…
______________________________
(*) CD: Bilgisayar plağı… Bilgi taşımak, film veya müzik koymak için. Adını Compakt Disc’in ilk harflerinden alıyor ve “Si Di” diye okunuyor.
Stop
Muammer Erkul
10 Ağustos 2007 Cuma