Çeşit çeşit ölmek! [03 Nisan 2000 Pazartesi]

Çeşit çeşit ölmek!

Attila:
Ordularıyla, 450 senesine kadar Moğolistan’dan Rus İmparatorluğu’nun sınırlarına kadar Asya’nın tamamını zapteden… O dönem Hıristiyan Avrupasının tek kalesi Galya (Fransa)’ya bile giren… Zulmü ve kan akıtıcılığı yüzünden kendisine “Allah’ın gadabı” (öfke, gazap) denilen, vahşi Hun’ların reisi Attila, 453’te genç bir kızla evlenmiş, ve gerdek gecesi burun kanamasından ölmüştü…
Attila, savaş meydanlarındaki ünlü şiddetinin tersine, şölenlerde az yeyip içmeyi adet edinmişti. Düğün gecesi bu adetini bırakarak tıka-basa yedi ve iyice kafayı buluncaya kadar içti.
Gecenin bir saatinde burnu kanamaya başlayan güçlü hükümdar, bu durumu farkedemeyecek kadar sarhoştu. Kendi kanıyla boğuldu ve ertesi sabah ölü bulundu.

Tycho Brahe:
16. yüzyılda yaşamış Danimarkalı bir astronomdur. Onun araştırmaları Newton’un genel çekim kanununun yolunu açtı. Vaktinde tuvalete gidemedigi için ölmüştü.
16. yüzyılda yemek bitmeden ziyafet sofrasından ayrılmak hakaret kabul edilirdi. Brahe çok içmesiyle bilinen bir adamdı, ama o gece şölene gelmeden tuvalete gitmeyi unutmuştu.
Üstelik yemekte de içkiyi fazla kaçırdı. İzin isteyemeyecek kadar da kibardı. Sonunda mesanesi patladı ve 11 gün acı çektikten sonra öldü.

Francis Bacon:
Devlet adamı, felsefeci, yazar ve bilim adamı olmasının yanı sıra, Shakespeare’in bazı oyunlarını onun yazdığı bile söylenir. 16. yüzyılın en etkili beyinlerinden biriydi. Bir pilici karla doldurmaya çalışırken ölmüştü.
1625 yılının bir öğle sonrası Bacon, kar fırtınasını seyrederken, etleri korumak için karın tuz gibi kullanılabileceği fikrine kapıldı. Bunu denemek için komşu köyden bir piliç satın aldı, onu kesti ve dışarıda karın altında donması için karla doldurmaya çalıştı. Piliç donmadı, ama Bacon dondu.



cJerome Irving Rodale:

Organik gıda hareketinin kurucusu, Organik Çiftçilik ve Bahçecilik Dergisi’nin yayıncısı ve büyük bir yayın şirketi olan Rodale Gazetecilik’in kurucusuydu. Organik gıdaların yararları hakkında kendisiyle yapılan bir röportaj sırasında öldü.
1971 yılında Dick Cavett Show’a çıkıp ta; “Kafayı bulmuş bir şoförün kullandığı araba çarpmazsa, 100 yaşıma kadar yaşarım” dediğinde sadece 72 yaşındaydı.
Aynı sohbetin ortasında koltuğa yığılıp kaldı. Ölüm sebebi kalp kriziydi. Bu program hiç yayınlanmadı.

Aeschylus:
MÖ 500’lerde yaşamış bir oyun yazarıdır. Bir çok tarihçi onu Yunan tragedyasının babası sayar. Trajediye bakın ki; kafasına bir kaplumbağanın düşmesi sonucu ölmüştü.
Efsaneye göre kartallar kaplumbağaları yakalar ve kabuklarını kırmak için kayalara düşürürdü. Kartalın biri Aeschylus’un saçsız başını kaya sanmış olmalı ki yakaladığı kaplumbağayı onun başına bırakmıştı!.

Jim Fix:
Çok satılan “Koşu” kitabı’nın yazarıydı. Bu kitap, 1970’lerde jogging modasını da başlatmıştı. Fix, Jogging yaparken, kalp krizi geçirdi ve öldü.
Bir gün evinden çıkmış ve jogginge başlamıştı. Kısa bir süre koşmuştu ki, ağır bir şekilde koroneri başladı. Ölümünden önceki haftalarda 3 kriz daha geçirmiş olduğu açıklandı.
Daha sonra yapılan otopside, koroner arterlerinden birinin % 99, diğerinin % 80 ve üçüncünün de % 80 tıkanmış olduğu ortaya çıktı.

Lully:
16. yüzyılın favori bestecilerindendi. Fransa kralı için de besteler yapmıştı. Bir defasında müzisyenlere prova yaptırırken, hızlı bir tempo gelmiş ve çubuğunu elinden düşürmüştü.
Çubuk ayağına çarptı. Ve enfeksiyon sonucu öldü.

Birbiriyle ilgisiz görünüyor. Ama ortak noktaları; bütün ölümlerin, yaşanan hayat ile ilginç bir şekilde bağlantılı olması!..
İlk bakışta “Attilâ’nın kanı” kanıma dokunurdu benim de… Çünkü benim de çocukluğum o büyük savaşçının hikayelerini okuyarak geçtiğinden az evvel kullanılmış olan üslup milli duygularımı rencide ederdi.
Ama bir gerçek var ki, ortada duruyor.

Muteber kitaplar diyor ki:
“Nûh aleyhisselâmın oğlu Yâfes Mü’min idi. Evladı çoğalınca onlara reis olmuştu. Hepsi, dedelerinin gösterdiği gibi Allah-ü teâlâya ibadet ediyordu. Yâfes nehirden geçerken boğulunca, Türk ismindeki küçük oğlu babasının yerini tuttu. Bunun evladı çoğalınca bunlara “Türk” denildi. Bu Türkler ecdadı gibi müslüman, sabırlı, çalışkan insanlardı. Bunlar zamanla çoğalarak Asya’ya yayıldı. Başlarına geçen bazı zalim hükümdarlar semâvî dini bozarak puta taptırmaya başladılar. Bunlardan, bugün Sibirya’da yaşayan Yakut’lar hâlâ puta tapmaktadır. Dinden uzaklaştıkça eski medeniyet ve ahlaklarını da kaybetmişlerdi. Hele Hunlar ve onların reislerinden Attilâ, dinsizliği ve zulmü ile (Allah’ın gadabı) ismini almıştı.”
…..
“Hıristiyan Avrupa’nın tek kal’ası olan Fransa kapılarını zorlamaya giden Attila (Hicretten 168 yıl önce öldü) idaresindeki Tûran Hunları, herhangi bir hak dine mensup olsalardı ve oralara bu hak dinin ahlakını, ruhunu götürmüş olsalardı, hazret-i Ömer’in “radıyallahü anh” ordusundaki adalete, şefkate hayran olup, seve seve müslüman olan Şam Hıristiyanları gibi, papazların baskısından, kralların işkencelerinden usanmış olan batı Hıristiyanları da, onlara ağuşlarını açmaz mı idi ve bu günkü Avrupa’nın din çehresi ne olurdu?”
…..
“Attilâ’nın büyük imparatorluğu da İslam dini geldikten sonra olsaydı ve islam dininin getirdiği adalet duygusu ile bezenmiş olsaydı, onun ölümünden kısa bir zaman sonra parçalanmaz, yıkılıp gitmezdi.”

Burda Attilâ’yı veya Türk’leri küçültmeye çalışmıyoruz. Aksine diyoruz ki; bahsedilen bu komutan, akıl almaz bir savaş dehasıydı, durmak bilmez bir kasırgaydı ve önüne her kim çıktıysa ezen, dağıtan, parçalayan, yok eden bir kanlı kılıçtı…
Ama Türk topluluğunun başına, bu milletin hak dinden ve o dinin merhametinden uzaklaştırıldığı zamanda gelmiş ve bütün kanunlarını kendi nefsine ve gururuna uygun olarak kendi kılıcıyla koymuştu…
Çok geniş toprakların tek hakimiydi.

Peki sonuç?
Bir gece içilen bir kaç kupa içki…
Bir burun kanaması…
Ve kendi kanıyla boğulan büyük hakan Attilâ.
Ardından… Hem de hemen ardından paramparça olan, Asya ve Avrupa’nın neredeyse tamamına yayılmış topraklar.
…..
Neticede; Attilâ bile inanç temelleri olmadan bir devlet kuramadı… Ve neticede Attilâ bile “yaşadığı gibi” öldü!..

Stop
Muammer Erkul
03 Nisan 2000 Pazartesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir