Ciddi ciddi mektuplar (!)
CİDDİ:
Seni rahatsız etmek istemezdim, ama bu çok çok önemli problemimi kendi kendime çözemediğim için senden yardım istiyorum. Evlenmeyi düşündüğüm kız ile çok iyi anlaşıyoruz ama evlendikten sonra benim soyadımla birlikte kendi soy ismini de kullanmak istiyor. Ben ise sadece benimkini kullanmasını istiyorum… Tek çarem sen kaldın, ne olur bana yol göster… / AAA
KISMEN CİDDİ:
Ahh canım, sorduğun kişi de “ninesinin” soyadını kullanmakta zaten… Ayrıca bunları yazarken, soyisimlerinizin neler olduğunu yazsaydın da bir karar verebilseydik biz de, değil mi?.. (Zaten yazdıkların bana aylar sonra ulaştı. Şimdiye kadar bu problemi kendiniz çözmüşsünüzdür. Eğer çözmediyseniz, bilin ki artık çözülmeyecektir!..)
HER HARFİ CİDDİ:
Değişmek ve Düzelmek
Selamlar… Ben Bay KUCUR. Sana daha önce sert eleştiriler yazmış bir okurunum -ve seninle uzun uzun mesajlaşmış- sana öncelikle şunu söylemek isterim ki aradan geçen süre zarfı dahilinde cidden çok değiştin, çok iyileştin… Üslubun bir heykel gibi traş edilerek düzeldi, bilgi haznen, okuyucuların da sayesinde, genişledi. Ve bilgi haznenin biraz daha gelişmesi için sana güzel sözler gönderiyorum…
Güzel sözler:
Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar. (Hz. Mevlânâ) / Öyle horozlar vardır ki, güneşin kendi öttükleri için doğduğunu sanırlar. (H. Dunant) / Akıllı bir kimse, düşmanından da akıl öğrenmeyi ihmal etmez. (Beydeba) / Öfkeli bir kafayı, en çabuk yatıştıran şey güzelliktir. (Beaumont) / Yüksek olanı sevmek, biraz daha yüksek olmak demektir. (Neches) / Okuyabilirseniz her insan bir kitaptır. (W. Ellery Channing) / Korku, bilgisizlikten doğar. (Emerson)
CİDDİ:
-Bana tutkularının kölesi olmayan bir adam göster kalbimin içinde hatta kalbimin de kalbinde taşıyayım onu…
-Ne demek istediğini pek anlayamadım, biraz daha açar mısın lütfen?..
-Bu öylesine bir alıntıydı işte, anlamayacak ne var…
-Adını özellikle mi yazmıyorsun?..
-Hatırlanmamak üzücü senin tarafından. Ben H., M… oturuyorum. Ş.’nın arkadaşıyım. Daha önce de sana mesaj göndermiştim sene içinde…
BU DA CİDDİ:
Ya telefonumun hafızası yetersiz, veya benim tanıdıklarım çok… Ama ben, yeni bir numara kaydetmek için bile her gün başka bir numarayı silmek zorunda kalıyorken telefonumdan; günde ortalama gelen en az elli GSM mesajından, altı ay veya bir sene öncekilerini biribirinden ayırabilmemi ummanız, benden insanüstü bir kaabiliyet beklemeniz olur ki, inanın böyle bir özellik yok bende…
Bu yoğunluğumu anlamak istemeyen, kimliğini belki de beni sınamak için özellikle söylemeyen, bir de bunu “gurur” yapanlar ise “sadece kendileri” üzülür… Çünkü kendini kenara çekenlerin ardından gelenler, diğerlerine üzülebileceğim kadar zaman bırakmıyorlar ki bana!..
ÜSTELİK BU DA CİDDİ:
Şunu biliyorum ki; alakasız bir zamanda, işinin ortasında arayıp, teklemeden beni tanıması için iki defa sıkıştırdığım kişi, üçüncü seferinde kurtulmak ister benden, öyle değil mi?.. Bunu bildiğim için (beni nefesimden bile tanıyabilecek olan) babamı dahi aradığımda önce adımı söylüyorum ben. (Acaba böyle yapmamın sebebi, sizce birimizden birimiz aptal olduğu için mi?..)
Bırakın da, cep telefonum her zaman ulaşabileceğiniz mesafede kalsın, olmaz mı?.. Çünkü gerçekten ihtiyacı olanlar da arıyor bazen o numarayı!..
——————————————————
Ben mi?
Bilmiyorum, kaç kez problemimiz olmuş
Ve hep, ben sana bölünmüşüm
Sana toplanmış ve de hep
Ben sana çarpılmışım
Benden çıkarmışlar seni
Ve hep bir’i veren olmuşum
Bölünmüş, toplanmış, çarpılmışım
Ve yine hep
Sen elde var olmuşsun
Ben mi?..
Gül hadi gül
Görüldüğü üzre bak
Gördüğüm anda sana
Ben çarpılıp kalmışım.
S. Y.
Stop
Muammer Erkul
30 Ağustos 2001 Perşembe