Çizik [22 Şubat 2008 Cuma]

Çoğu kimse, bazı insanların neden böyle çırpındığını anlayamaz…
Bakarlar, bakarlar ama onların neden sanki boğulur gibi yahut boğulmakta olan birine can simidi atar gibi telaşlı olduklarını anlayamazlar!
Halbuki dünyaya bir kere gelir insan… Halbuki hayat akıp geçmektedir… Halbuki gezilebilecek çok yer, katılabilinecek çok eğlence, tanışılabilecek çok arkadaş vardır… Öyleyse bu telaş ne?..
Aslında cevap aynıdır: Anlayamayanlar da anlaşılamayanlar da aynı şeyleri söylemektedirler: Dünyaya bir kere gelir insan ve hayat akıp gitmektedir ve ulaşılabilecek çok yer ve kişi vardır!..

Salgın bir hastalık var ve sen bir okul dolusu çocuğun sorumlususun… Ya da mahallenin bütün çocukları hastalığa yakalanmışken sen çocuğunu sokağa salıp salmama kararı vermektesin…
Yapılacak iş belli: Önce çocuk aşılanacak ve nasıl korunacağı öğretilecek ve kesinlikle temiz tutulacak ve yine de hastalık bulaştığı takdirde derhal tedaviye başlanılacak… Öyle değil mi?..
Bir kere geliyor insan dünyaya evet, hayat için başka şansı yok ve her geçen saat bir saat eksiltiyor ömürden, başka yolu yok…

İşte, önünde hastalık bulaşmış bir insan evladı, bir ana kuzusu, Mevla’nın yarattığı bir can ve çaresiz bir mahluk…
..muhtemel ki, kendisi bunun farkında değil!
Ne yaparsın?..
Yavrun kundağının içinde ateşler içindeyken veya kusarken ya da öksürük nöbetiyle boğulurken ne yapardın; bırakır mıydın her şeyi kendi haline?..
İnsandan ve insandan bahsediyoruz: Hastalığa yakalanmış olan insandan ve elinde aşı olduğunu bilen insandan!
Pencerenizden sokağa bakıyor musunuz? Televizyonun ekranına bakıyor musunuz? Statlara, konserlere, parklara, okullara bakıyor musunuz?..
Gözleriniz yaşarıyor mu?

Şimdi sen, biriyle karşılaşıyorsun evinde, sokağında, vasıtada… Görüyorsun ki bir yeri kesilmiş, çizilmiş… Fakat, acaba neyle kesilmiş derisi, ne kadar derin kesilmiş, içinde bir yabancı madde kalmış mı, kan akıyor mu akmıyor mu; yaranın çevresi ne durumda?.. gibi pek çok soru doluşuyor insanın zihnine?..
Yol uzuuun, hava sıcaaak ve o insan, o insan, o i-n-s-a-n biraz sonra senden ayrılacak!.. İzin verecek misin, kal diyecek misin, hatta peşinden gidecek misin?
Biliyorsun ki; yaranın küçüğü büyüğü olmaz, çünkü kesilen tendir ve tedbir alınmazsa can gelebilir geriden!..

Çoğu kimse, bazı insanların neden çırpındığını anlayamaz; sanki ölecekmiş gibi veya ölecek birini kurtaracakmış gibi! Halbuki dünyaya bir kere gelir insan ve halbuki hayat akıp geçmektedir… İşte cevap aynıdır ve tam da budur; anlayanlar için de, anlayamayanlar için de!
Soru şudur:
Karşında bir genç insan var ve o insanda bir yara…
Görünce, temizleyip saracak mısın yarasını?..
Çünkü sen sarıp kapatmazsan, üzerine sinekler konacak!..
Sonra kurtçuklar belirecek o yarada ve böcekleeer ve çeşiiit çeşit haşarat!..

Stop
Muammer Erkul
22 Şubat 2008 Cuma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir