Bu yazıyı, sizin için yazmıyorum…
Çünkü ben, sizi tanıyorum; siz de beni tanıyorsunuz…
İşte bu yüzden, bu yazıyı sizin için değil; benim ulaşamadığım halde sizin tanıyor olduğunuz kimseler için yazıyorum…
Çöldeyiz…
Kaybolduk!..
Açız, ama daha da önemlisi içecek suyumuz yok…
Ne yapacağız?..
…..
Dağılıyoruz!.. Her yüz başka yöne bakıyor çünkü, ve herkes "şu taraf" diyerek istikamet tercihi yapıyor; ve herkes, bir diğerinden ayrı taraflara doğru sürüyor ayağını, çatlamış dudaklarında dualarla…
Gün toplamadan henüz eteklerini, veya gece örtmeden pelerinini, bakıyorsun ki; doğru yerde olan, sensin!..
Hayâl olmayan, rü’yâ olmayan, serâb olmayan bir vahâdasın… Su var işte önünde, avuçlarında, yüzünde, damağında,,, ve lezzetli, bal gibi…
Üstelik gölgedesin ve üstelik olgun meyve ağaçlarının gölgesindesin!..
Öyle olsaydı, ne yapardın?..
Durum şimdi işte öyle; ne yapmaktasın?..
Sen buradasın, ama bunun diğer anlamı şu; bir müddet önce birlikte olduğun kimseler, yani sevdiklerin, tanıdıkların şu an açlıktan ve susuzluktan kurumakta, kıvranmakta; ziyan olmaktalar, mahvolmaktalar, helâk olmaktalar…
Ve hatta pek çoğu yalancı serâplara aldanmış, boğazlarına kızgın kumları doldurmaktalar; uyandırmaya çalışsan sövecekler, yalvarsan kovacaklar…
Peki sen;
Vaz mı geçeceksin?..
Koca bir çölün ortasında bin kişi, ve her biri ayrı yöne giderken… Kum ve güneş ve akbabalar ve diğer hayvanlar ve kızgın çölü savuran fırtınalar ve bitmeyen mesafeler,,, içinde sevdiklerin…
Durum, şimdi, işte böyle; ne yapmaktasın?..
İşte bu yüzden, bu yazıyı sizin için yazmadım; "onlar için" yazdım… Yani sen, onları (bir tekini bile olsa) bulasın ve ellerinden tutasın ve bu nimete onları da çağırasın diye yazdım.
Henüz,,, herkes,,, canlı iken!..
Çöl aramayın artık, ve çölde vaha da aramayın…
Gazetemizin hediye ettiği "İstanbul Evliyaları Ansiklopedisi" eşi bulunmaz bir eser.
Önceki ansiklopediler kütüphaneler içindi, Şimdiki, 480 sayfa olmakla birlikte; çantalara girebilecek, elde taşınabilecek, çok rahat okunabilecek şekilde hazırlanmış. Yüzlerce renkli resim. Diyorum ki: "Meğer kaç büyüğün-velînin yanında-yakınında yıllarım geçmiş de, haberim olmamış!.."
Benim çığlıklarım hep; pişmanlıklarımdandır…
Sizler benim gibi, çığlık çığlığa kalacak kadar pişman olmayın;
Her yanınızda sevdikleriniz, ve henüz her biri hayatta iken!..
Stop
Muammer Erkul
08 Ağustos 2003 Cuma