Cöööö!…
Aaa!.. A, aa!… Köşemize, Stop Köşesine bak, n’oolmuş!
Hımm, değişik!…
Güzel mi acaba?… Eski haline de alışmıştık aslında… Alışırız buna da.
Önceki şekli güzeldi be.
Güzeldi ama biraz durgunlaşmış mıydı acaba?
Bunda “başka şeyler”de kullanma şansı var… İsimler, mektuplar yayınlama imkanı var.
İyi olmuş be…
Hareket var hiç olmazsa…
Ne var; siz beklemiyordunuz da, ben bekliyor muydum yani?…
Dün gece “ilham” gelivermiş, yapmışız bir şeyler işte… Ben de şimdi sizinle beraber görüyorum!…
Eskiden beri “köşemizi büyütün”diye tepinip duranlar memnundurlar umarım…
Yoksa bize ait yerin “tam sayfa” olmasını arzulayanlar, yan gözle yan tarafa bakıp; “nerden çıktı şimdi şu bulmaca da” mı diyecekler?…
Bulmaca; Cafer Söztutan Bey’in, bugün taşındığımız “araziye” sınırı olan mekanıdır. O da bizimle beraber taşınmıştır “Malikane”sine… Ayrıca Cafer Bey eski bir abimiz, kadîm (eski zaman) bir dostumuzdur.
Komşuluğu iyidir.
Vvvellhasılll, işte artık böyle, gördüğünüz gibi Stop’luyoruz dostlar;
Güzelliklere, sevgilere ve başarılara doğru.
Bizden üretilenlere, sizden gelenleri ilave etme şansımız da var artık.
Bu durum, bir müjde gibi patlarken aranızda, asıl teşekkürü de Genel Yayın Müdürümüz Kenan Akın Bey’e iletin, ileteceksiniz.
Çünkü benim gibi bir “tembele” kalsaydı bu iş, daha çoook uzardı.
Bugünlük bu kadarla kesiyorum…
Ben de merak ediyorum çünkü, diğer sütunlarında neler var köşemizin!
Görünen o ki, hareket var, yenilik ve değişiklik var… Sonra sizlerden esintiler var, dostluk var, sevgi var…
Sizin olduğunuz her satırda, güzel olan herşey var… Biliyorsunuz değil mi?
İşte zaten bizler de onun için varız…
İşte zaten onun için bitmez bilmez çabalar…
El ele, gönül gönüle…
Yan yana, can cana yolculuğumuz…
Ufkun ardına kadar;
Yolların sonuna kadar…
Sevgiyle.
—————————————————-
Günün Takvimi
A, aaa… Bugün gene DÜNYA SİGARA İÇMEME GÜNÜ, gene genee!.. Yahu, daha bir kaç ay önce geçmemiş miydi bu gün? Ya birileri birilerini kandırmak için takvim sayfalarına habire “Dünya Sigara İçmeme Günü” yazıyor veya dünya acaip hızlı dönmeye başladı!..
SEÇİMLERDE, AÇIK OY-GİZLİ SAYIMIN 1946 YILINDA KALDIRILMASI, “halt” edilmesi… Böylece Menderes, Demirel ve Özal gibi adamların hem de tek başlarına iktidar olma fırsatlarını yakalaması. Ve dolaylı olarak, bu “kaldırım” işlemiyle CHP’nin 1999’daki durumuna düşürülmesi!..
Günün Yorumu
Size çok açık ve net bir soru: Bu memlekette başımıza gelenlerin sebebi; 1946 yılında, seçimlerin gizli, sayımların ise açık yapılmaya başlanması değil mi?..
Önüne çıkan her partiye oy veren bu seçmenler sürüsü de memleketi koalisyonlara sürüklemiyor mu?..
Hal böyle olmasaydı Cumhuriyet Halk Partisi bu durumlara düşer miydi, ha düşer miydi? Baraja takılır mıydı? Yüzde… (kaçtık be?) yüzde bilmemkaçta kalır mıydı?
Şimdi yazık değil mi sandalyesini kaybeden bunca vatan evladına?..
Yazık değil mi gerilen sinirlere ve genel kurulda havada uçup, kırılan sandalyelere ve kafalara… Bunlar, bu ülkenin heba olan serveti değil mi?
Elli küsur yıl geçmiş, hâlâ aklımız başımıza gelmemiş…
Bu saçmalık derhal son bulmazsa…
Yeniden açıkta mühür bastırıp oyları gizli saymazsak bu memleketi “düzeltemeyiz” azizim, düü zeel tee mee yiiiz!..
Posta Kutusu
Hemen her gece bir radyoda şiiri okunan Sultan Hanım’la tanışmanızın vakti geldi. Beğeneceğinizi umuyorum.
Sen mevsimi
Ne zaman gözlerimi kapatsam,
Sen mevsimidir.
Ben,
Sen isimli bir coğrafyaya giderim.
Ve;
Sen isimli coğrafyanın
Sen isimli iklimlerinde,
Sen yağarım!
Sen eserim!
Sen donar,
Sen yanarım, sen yanarım…
Sen isimli iklimlerde
Sen isimli bir çiçek olur;
Sen açar,
Sen kokarım…
Sen isimli aynalardır gözlerim.
Ben kendime; sen olur,
Sen bakarım!
Sen bakarım…
Ne zaman gözlerimi kapatsam,
Sen mevsimidir.
Ben,
Sen isimli bir coğrafyada yaşarım.
Sen isimli coğrafyanın
sen isimli iklimlerinde
Hem senin içinde
Hem senden yoksun
Sana ağıtlar yakarım.
Bir damla yaş iner,
Yanak yaylalarıma.
Ve,
Sen isimli bir güneş açar.
Sen tüterim!
Sen tüterim,
Sen tüterim…
Sultan Yürük
Stop’tan Haberler
Söylediklerim doğru bile olsa, yine de (onbeş-yirmi gün kadar önce) hakkında yazdıklarım için Resul İzmirli abimiz bana kızmış. İyice açıp;
– Bak, gözlerime bak, diyor. Sana kızdım, gördün mü?…
Bu defa bana çikolata bile vermedi! Ama benim ceplerim “daha özel biri”nin çikolatalarıyla doluydu…
Düzeltiyorum… Resul Abi şehrinize gelir de onu görürseniz; benim tavsiye ettiğimi çaktırmayın!…
Unutma
Yarın sabah elimi yüzümü yıkadıktan sonra, belki de ilk defa “onda ve onunla beraber” yaşayacağım ve yaşamak zorunda olduğum kişiyi… Yani kendimi ciddi ciddi aynada inceleyeceğim.
Acaba onunla “barışık” durmak ne kadar güzel olurdu, diye soracağım.
Stop
Muammer Erkul
31 Mayıs 1999 Pazartesi