Günün birinde (aynen sizin de verebileceğiniz gibi) karar veriyorum. Diyorum ki;
“Ben yazı yazacağım!..”
…..
Diyorum ki yeniden;
“Yazacağım yazıların konularıysa şunlar, şunlar, şunlar olacak!..”
Yazacağım yazılar; futbolda yapılmış ve yapılmakta olan şikeler olacak… Her gün bir tane yazı çıkarabilir miyim bu konularda?.. Evet. Elbette…
Ben yazı yazacağım ve seçtiğim konular; dağlar ve dağcıların tırmanma hikayeleri olacak. Acaba her gün bir tane konu bulabilir miyim yazacak?.. Bulabilirim tabii ki.
Şimdi daha başka bir kişiyim ve diyorum ki; “Ben yazı yazacağım ve konularım, polisten şikayeti olan insanlar ve insanlardan şikayeti olan polisler olacak!..” Her gün bir mevzu çıkartabilir miyim?.. Kesinlikle!
Ben yazı yazacağım ve yazılarımın konuları çiçekler, çiçek çeşitleri, çiçek hastalıkları, çiçek yetiştiricileri, amatör çiçekçiler olacak…
Yazılarımın konuları deniz balıklarının çeşitleri, avlanması, pişirilmesi olacak… Konularım; beş yaş öncesi çocukların oyun seçimi ve onların yönlendirilmesi üzerine olacak… Konularım; eski milletvekilleri ve milletvekillerinin eski hayatları olacak…
Ben yazı yazacağım ve yazılarım için seçtiğim konular akla hayale gelmeyen sahtekarlıkların belgelerle ispatlanması olacak… Benim yazılarımın konuları parçalanan ailelerin biribirlerini nasıl paraladıkları, suçlama çeşitleri olacak… Benim yazılarımın konuları hayatımda karşıma çıkan bütün kötü, zararlı, olumsuz insanlar olacak… Benim yazılarımın konuları hayatımda karşıma çıkan bütün iyi, faydalı, olumlu insanlar olacak…
Bu ana konular altında her gün yeni bir yazı çıkarabileceğime inanırsınız değil mi?..
Peki siz, ızgarayı niçin balkonda veya bahçede yaparsınız?..
Balık kızartırken niye açarsınız mutfağın kapı ve pencerelerini?..
Kirli ve kokulu şeylerle uğraşırken niye değersiz ve eski elbiseler giyersiniz üzerinize?..
Çok sevdiğim bir arkadaşımın, günün birinde bana;
“… yıldır polis muhabiriyim, o kadar çok olumsuzluk görüyorum ki her gün, karşılaştığım hadiselerden sonra hiçbir insana güvenim kalmadı… Kimseye inanamaz, sırtımı yaslayamaz, geceleri uyuyamaz oldum… Korkuyorum, evlenemem ben. Evlensem çocuk sahibi olmak istemem!..” diye bağırmasında, ümitsizliğini ve karamsarlığını yansıtmasında sizce haklılık payı var mıydı?..
Çöplükte yuvarlanan çiçek kokmuyor!
Hadi şimdi sizler de yukarıdaki cümlelerin bazı kelimelerini kendinize göre değiştirerek düşünün bakalım. Örnek mi?
“Ben radyo programı yapacağım ve konularım insanların iyilikleri olacak.”
Her gün bir tane konu bulabilir misin?..
Evet, elbette bulabilirsin.
…..
“Ben yemek yapacağım ve yemeklerim en lezzetli, sağlıklı yemekler olacak… Ben el işi yapacağım ve… Ben kitap okuyacağım, ve… Ben şu işi yapacağım ve… Ben…”
Her birinden her gün bir tane; güzel görünen, güzel kokan, güzel tadı olan; olumlu, faydalı, sağlıklı “çeşit” bulabilir misiniz o gün ilgilenebileceğiniz kadar?..
Evet, tabii ki, elbette bulabilirsiniz ve bundan kesinlikle şüpheniz olmasın!..
Ne dediğimi anlatabildim umarım;
TERCİHİ YAPAN SİZSİNİZ!..
Aynen benim, günün birinde;
“Ben yazı yazacağım ve yazdıklarım şunlar, şunlar, şunlar (sizin şu ana kadar okuduklarınız) olacak” dediğim gibi!..
Ne demiştik?
Çöplükte yuvarlanan çiçek kokmuyor!
Çöplükte yuvarlananlar çiçek kokmuyorlar da; çöp kokanlar bunu bildikleri halde niye kendi kokularından rahatsız oluyorlar ki?..
Tecrübe:
Düşündüklerini yazmaya, sonra yazdıklarını düşünmeye…
Düşündüklerini yeniden yazmaya, yazdıklarını yeniden düşünmeye…
Yeniden düşündüklerini de yeniden yazmaya başlıyor bir süre sonra insan!..
Aynen;
Düşündüklerini yapmaya, sonra yaptıklarını düşünmeye…
Düşündüklerini yeniden yapmaya, yaptıklarını yeniden düşünmeye…
Yeniden düşündüklerini de yeniden yapmaya başlayan bütün insanlar gibi!..
Tavsiye:
Düştüğümüz kuyunun YAKIN VE GERÇEK karamsarlığını söyleyip durmak yerine;
Kuyunun dışındaki UZAK VE HENÜZ GERÇEK OLMAMIŞ aydınlıktan bahsetmek, elbette daha faydalıdır ve elbette daha çok işe yarar çoğu zaman!
Stop
Muammer Erkul
02 Mayıs 2001 Çarşamba