Doğduğum gün [27 Ekim 2005 Perşembe]

(Yirmi altı Ekim’e…)

Dünya; bir gölge tiyatrosu!
İnsan ise; ışığın önünde durarak, silüetini perdeye düşüren deri parçası…

Büyüyen; çocuklardır, güle oynaya…
Hâlbuki büyümek; geçen her günde, küçüldüğünü hissetmektir!

Yeryüzüne serili gölgelerin kaçacak delik arama hâli gibidir; yükselen güneşin karşısında durmak…
Yani ısındıkça hava ve biraz daha aydınlandıkça ortalık;
…küçülüür, küçülür her gölge…

Varlığın cüreti kalmaz artık yere gölge dökmeye.
Anlar ki; hakikat başkadır…
Ve ancak gölgesi kadar sahip olabileceği dünyayı;
…bırakır diğer gölgelerin sahiplerine!

Öldüğüm gün

(…ve, yirmi üstü Ekim’e…)

İnsan, üşür ya bazı tarihlerde…
Ben de üşürüm;
Göklerinden güneşi düşmüş gibi, kendi içimin!

Sever beni şahitleri, gözyaşımın…
Gözyaşım;
…sever şahitlerini!

Kalbimin, ve kalplerimizin bir araya defnedildiği o defînedir ışık saçan dünyaya…
…körlerin göremediği!

Üşür insan bazı tarihlerde…
Bazı tarihlere, kayıt; “zamanın donduğu vakit” diye düşülür!

Bilirim;
Doğum günüm ölüm günüdür…
…ve dilerim; öldüğüm gün olur doğum günüm!

Stop
Muammer Erkul
27 Ekim 2005 Perşembe

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir