Kim siler masum sevdamın izlerini.
Ellerim sadece, daktilomda değmişken ellerine…
Ve suretim içine düşmüşken Hacer-ül Esved taşına;
O gece ben de gördüm,
Sağ yanıma yatmışken, güzel gözlerini…
Tutundu düşmemek için âlem-i misalde;
Ellerin ellerime değdi ısındım,
Hatırımdan bile geçmezdi biliyor musun?
Acaba sen nasibim miydin görülen,
O bembeyaz gelinlikle…
Bu gece yazmak için sevdamı,
Kan kırmızı mürekkebim çok şimdi.
Düşürdüğün o beyaz mendile,
Bir ok gibi saplandı.
Ve içine akıp, rüyaların resmine,
Sevdanın adı, Allah’tan nasip diye yazıldı…
Suretler, öte âlemlerin alayında başkadır bazen.
Bilmezsin ruhumla seveceksem seni,
Ve şayet mendilinde benim terim olacaksa,
Sevdamın ışığında, rengi kan beyaz!
Kokusu sen kokacaksa…
Bizim sevdamız yaşarken değil,
Ölümle başlamalı, insanca, kullukla,
Aciz kalmanın kudretiyle belki…
Ve şayet nasipse, kıvırcık saçlı çocuk
Sürme gözlü doğar yarınlarda.
Hayat onun ilk bakışlarında nurlu bir çağlayan,
Ve beklentili sevaplarıyla büsbütün…
Tövbelerse bir şelale gibi;
Sonsuzluğun defterleri,
Şayet kapanmayacaksa bizim için…
Haydi, ölümü göze al tutarken ellerimi.
Ağlama ne olursun! Korkma!
Kim engelleyebilir ki, Aralık kışında,
Mahzun ruhumla severken seni…
Fakat bugün sevdayı kırmak lazım…
Masum olmaz çünkü günahlar hayatta.
Solarken gülleri yaşaması için kurutanlar,
Yalancı hayatları, bir zerre atmazlar ki toprağa…
Acaba kaç güvercin ölüyor, severken avuçlarda?
Şayet yarınlar bizim olacaksa;
İşte ben bunun için seni.
Günahsız sevmeliyim yıllar boyunca…
Kimse silemez mahzun kalbimde,
Sevda izlerini senden kalan…
Ve şayet yarınlar bizim olmazsa,
Ben ölürüm inan…
Hamza Eydalı
10 ARALIK 2005
Duygu dolu satırların yazarı kıymetli insanın gönlü dert görmesin…
H. Seçkin
Amin 🙂
GÜLLAÇ