Bir yaprak düşermiş gecenin ayazına
Mehtabın beyazına Kalmaz çürürmüş sabahına
Dayanamazmış diğerlerinin nazına
İşte benim o yaprak
Koksa mis her yer toprak
Bir dal kırılırsa, niceleri düşermiş istanbulun toprağına
İstiklal’de tramvayın rayına
Ezip geçermiş vatman ağlaya ağlaya
Millet bağırırmış o yaprak için ağlaya bağıra
O Yaprak benim
Evvelden yere düşenim
Geceden ay ışığında, yağmurun yakamozunda sabahlayanım
Gene aheste aheste bir yaprak düştü
Bak titriyor çok üşüdü
Sanki biraz bize küstü
Ama küsen o yaprak dündü
Niceleri düşer bu yaprak gibi istanbul’a
Kalır istiklaldeki tramvay rayının altında
Birileri şöminenin yanında kahve içerken
Aşımda eskiler pişerken
Gene bir yaprak düşerken
Ben yazarım bu şiiri, insanlar ağıt yakarken
Yaprağın rengi sarı
Üstünde ölmüş bir arı
Bir küçük polen, yoğu varı
Görürüm ayağımın ucundaki dipsiz yarı
Dünkü yaprağın kalıntısı
Başkalarının benden alıntısı
Olmuş benim başkalarından alıntım
Neden böyle allahım; hayatım
İstanbulum niye kavurursun yaprağı
Var mı ki bir günahı
Beni kavurdu dün
Kalıntım bugün
Bağırdım o gün İstanbul’a yalvardığım gündü, o gün,
Yaprak ağladı
Kalbimi dağladı
Ertesi gün istanbul yalvardı
Ben de o daldan düşen yaprağım
Gecede kavrulanım
Sabah artanım
Aslında tozu kalanım
Yunus Emre Öksüz
Sevgili Yunus Emre, sitemizi takip eden abi ve ablaların henüz senin ismini bilmeyebilir. 14 yaşında olduğunu bilmeyebilir… Keşke kitabının kapağı ile kendi fotoğrafını da gönderseydin, şiirlerle birlikte onları da yayınlardık…
Olmaz mı?
Sevgiler sana…
M:)