KULAK VERELİM
Ömür geldi geçti, sona dayandık
Ölüm var denilmiş, kulak verelim
Aldattı nefsimiz, hevaya kandık
Ölüm var denilmiş, kulak verelim.
Sefere çıkmışız, uzak mı sıla?
Uyanlara yol gösterir pusula
Hakka âşık kişilerle kol kola;
Olalım demişler, kulak verelim.
Âşıkların bahçesinin sahibi,
Pervanedir ona cümle sahabi
Âlemlerin Rabbinin de habibi
Ölüm var deyince, kulak verelim.
Cümle peygamberler, bu yoldan geçti,
Dört büyük halife şerbetten içti.
Dostlar birer birer cennete uçtu,
Ölüm var ey nefsim, kulak verelim.
Bize güzel dini, nakleden pirler,
Öteler ötesini haber verirler…
Dört büyük imamın, bağrından gürler.
Ölüm var, ölüm var kulak verelim.
Şah-ı Nakşibendi’n, ilmin taşıyan
Abdulkadir Geylani’yle yaşayan,
Gariblere Üveys gibi aşiyan.
Ölüm var, dediyse, kulak verelim.
Kütübü, sitteler inci tanesi.
“Murad”ların, Mektubat’tır hanesi
Mesnevi âşıkların şekerparesi,
Gayret kar, ölüm var, kulak verelim.
İmamı Rabbani’den gelen nur ise:
Abdulhakim Arvasi ile bikese,
Işık oldu talip olan herkese…
Bilen az, bulan az, kulak verelim.
Aşıklar bağından almışsan hisse,
Hizmet eri, gönül ehlinden kıssa,
Susmasa ezanım, garba ulaşsa,
Ölen çok, kalan yok, kulak verelim.
Ayrılanlar çoğalıyor faniden,
Geri dönmez yüzün, bir kere giden
Düşünelim, pay alalım şimdiden
Ölüm gerçeğine, kulak verelim.
Nefis ahmak, nasihatsa kar etmez
Kuldan utansa da, Hakk’tan ar etmez,
Aldanma dünyayı sana yar etmez
Ölüm var denilmiş kulak verelim.
Garib Maraş’lıyım, halim ne olacak?
Gören gözlerimin feri solacak
Ağzıma, burnuma toprak dolacak.
Vakit dar, ölüm var, kulak verelim…
İbrahim Saygılı / Kahramanmaraş
(09.05.2011 10.05.2011) 6-7 c.ahir.1432
.