Duygu Bahçemiz (YENİLİĞİ YAZABİLMEK İÇİN SEVMEK – Zeynep Nur Suruç)


Hep derler ya yaza(n)rlar, yazmak bir tutkudur diye… Ve davam ederler ardından yazmanın güzelliklerini saymaya. “Beni hayata bağlayan şeydir yazmak” diyenler var mesela. “Beni ben yapan şeydir yazmak” diyenler… İnsanlarla paylaşmanın güzelliğinden bahsedenler… Bugün ilgilendiğim yer olumlu getiriler değil. Çünkü yazamıyorum…

Aylar boyunca sonbaharın gelmesini bekledim. En sevdiğim, hiç gitmesin istediğim mevsim… Yaprakların renginden, havanın ısısına kadar beni cezbeden, beni ben yapan mevsim… Ama sonbahar geldiğinde pencereme, ben açamadım gözlerimi. Belki de bu kadar çok istemektendi gelmesini, diğer mevsimlere ihanet etmiş olabilirim. Hep sonbaharın o buğulu havasında daha güzel şeyler yazacağımı zannettim fakat Kasım bitmek üzere ve geriye elimde tek bir şiir kaldı. Sancılı zamanlar…

Yazmak için bana gereken şeyler; yalnızlık, kahve ve… Bu sonbahar hayatta hiç kalmadığım kadar çok yalnız kaldım ve sabah akşam kahve içtim… Tek bir harfle bile selamlaşamadan bıraktım kalemi bir kenara. Umutlarım tükenme noktasına geldi. Babam hep derdi “Böyle zamanlar olur” diye. Ama kabullenmenin bu kadar zor olacağından bahsetmemişti… Artık çantamda kağıt kalem taşımamaya hatta kitap okumamaya başladım. Küstüm kendime, yazanlara bile… İstanbul’a gidene kadar…

Bir Pazar günü sevdiğim bir abimle görüşmek için düştüm yola. Çantamda cüzdanım ve şemsiyemle… İstanbul il sınırı levhasını gördüğümde kalbimde bir sevgiliyle buluşmaya giderken duyulan heyecanı duydum. Durduğum yerde duramamaya, ellerimi ovuşturmaya başladım… Harem’de İstanbul’un havasını ciğerlerime çekmenin tadını uzun zaman sonra bir kez daha hatırladım. Velhasıl görüşmem bittiğinde Kız Kulesi’ne nazır oturup İstanbul’u yazdım, naçizane… Kağıt kalem almadığım için bir adisyonun arkasına ve boşluklarına yazıldı İstanbul, garsonun kalemiyle…

Yeni bir formül bulmuş bilim adamı heyecanı var bugünlerde bende. Artık bazen yazamamayı kabulleniyorum. Böyle zamanlar olabileceğini… Çaresizlik içinde değilim fakat. Ne yapacağımı biliyorum artık. Böyle zamanlarda çıkmam lazımmış kabuğumdan. Evimden, şehrimden, her zaman içinde olduğum hengamesine daldığım yaşadığım yerlerden… Yeni yollar, yeni yerler zor zamanlarda ilaçmış. Tebdil-i mekanda ferahlık varmış… Eski performansıma hala ulaşamadım sonbaharın bu son günlerinde. Bu yüzden  hafta sonu Kapadokya’dayım yazabilmek için. İstanbul’a benzemez ama farklı havalar farklı insanlar ilaç olabilir yarama.

Yeni yerler görmek için değil yeni kelimeler söyleyebilmek için hani yaza(n)rların hep bahsettiği tutkuyu, heyecanı bir an olsun kaybetmemek için yeni havalara ihtiyaç duyuyorum. Orhan Veli’nin dediğini doğrulamak için belki de :

Şiir yazma hastalığım

Hep böyle havalarda nüksetti;

Beni bu güzel havalar mahvetti…  

Zeynep Nur Suruç

 


2 yorum

  1. Yeni bir yazar geliyor aramıza,
    farkındasınız, değil mi?
    M:)

  2. Estagfurullah abi daha 40 fırın ekmek lazım onun için e malum ben de öğrenciyim 40 fırın bütçeye zarar. 🙂

    Z.N.SURUÇ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir