Sene 1987
Gazetede 5. yılımdı.
Fakülteyi bitirmek üzereydim.
Gece çalışıyordum.
İş yerinden bir abimiz, "Okul bitmek üzere seni evlendirelim" dedi.
Ben de bakarız, ederiz diye geçiştirdim.
Israr etti, düşün taşın, yarın akşam kararını ver, dedi.
Ertesi gün işe erken geldim. O zamanki Yazı İşleri Müdürümüz Mehmet Okyay Abinin odasına girdim, masada Enver Abi oturuyor.. Yanında Hüseyin Şener Abi var..
– Gel bakalım damat bey, dedi..
Şaşırdım.
-Seni evlendirmek isteyenler çıkarsa patronum izin vermiyor, dersin.
Tekrarlattı:
-Ne diyeceksin?
-Patronum izin vermiyor, diyeceğim.
-Tamam şimdi bizi yalnız bırak, biraz işimiz var, dedi..
Şaşkın vaziyette akşam cevap bekleyen abiye gittim..
-Ben evlenemem, patronum izin vermiyor, dedim.
"Ne yapalım, sağlık olsun" dedi.
….
İki yıl geçti, bir gün bir iş için odasına gittim..
-Sen neden evlenmiyorsun, dedi.
-Patronum izin vermiyor efendim, dedim.
Gülümsedi, "Şimdi izin veriyor" dedi.
Sonra sordu:
Bu işi her şeyiyle bana bırakır mısın?
Ağzımdan gayri ihtiyari, "Bıraktım gitti" çıktı.
-Sen şimdi git, yarın akşam bana uğra, dedi.
Evliliğimin her aşamasıyla ilgilendi.
Evlendikten bir hafta sonra, işe geldiğim gün telefonum çaldı:
Açtım Enver Abi..
-İsviçre’deyim.. Akşam 5’te İstanbul’da olacağım İnşallah.. Çorbayı kaynatın, size yemeğe geleceğim. Üç kişi ben getireceğim.. Sen de kimi istersen davet et.
Yemekten sonra;
-Hayatında bir defa bana tam teslim oldun, o da evlenirken, dedi.
Ahmet Sağırlı (Türkiye / 24 Şubat 2013 Pazar)
2013-02-27