Enver Abi’li hatıralar (Ali Zeki Osmanağaoğlu – Unutmayalım ki, unutulmayalım)

 Allahü Teâla rahmet eylesin, 

kabrini cennet bahcesi eylesin inşallah.
22 şubat 2013… Yetim kaldığımız gün.
26 ekim 2001 den sonraki en büyük ikinci acımız…
Hüzünlüyüz, boynumuz büküldü.
Dünyanın ne tadı kaldıki…
Enver abim olmadıktan sonra.
Yaşamak, Enver abimi görebilmek ve nasihatlerini dinleyebilmek için güzeldi.
Mübarek hocamız buyururdu ki; "Eskiden dünyanın sevilecek tarafı vardı, çünki Allah adamları, evliyalar vardı, şimdi onlar olmayınca dünyayı sevmemek daha kolay".
Evet, hakikaten öyleymiş, insanın sevdikleri birer birer dünyadan ayrılınca dünyanın hiç bir değeri olmadığı, sevilemeyeceği anlaşılıyor.. Bunu evvelden ilim olarak bilgi olarak bilsekte, kalbde nasıl yaşanır bilemezdik. Çok sevdiklerimizden ayrılınca yakînen öğrenmiş olduk.
Enver abim olmasaydı, biz hocamızı tanıyamazdık, silsile-i aliyye büyüklerini tanıyamazdık, Peygamber efendimizin kıymetini bilemezdik, dinimizi yaşamanın ne olduğunu bilemezdik.
Bize bu sevgilerin kıymetini öğreten, kalbimize yarleştiren, büyüklerin büyüklüğünü öğreten, cennete nasıl gidileceğini, cehennemden nasıl sakınılacağını öğreten, insan sevgisini öğreten, yumuşaklığı, kalb kırmamağı öğreten, ailemize karşı, insanlara karşı nasıl davranılacağını öğreten, her sıkıntımızda sadece kendisine müracaat edip dertlerimize anında çare bulup bizi rahatlatan, her hatâmızı avf eden, hocamız ile aramızda vâsıta olan, ehl-i sünnet itikadını öğreten, kimin sevilip kimin sevilmeyeceğini öğreten, kim olduğumuzun değil, kiminle olduğumuzun kıymetini öğreten, dinimize fitne çıkarmadan nasıl hizmet edileceğini öğreten, güler yüzlü olmayı, neşeli olmayı öğreten, velhasıl insanlığımızı öğreten, Allah sevgisini, sevmemiz lazım olan büyüklerin sevgisini kalblerimize nakış nakış ören ENVER ABİM’di.

 

Abdülhakim efendi hazretleri, büyüklerden bahsederken "İnsan onlardı, biz kimiz ki.." buyururmuş, kendisinden bahsetmezmiş, herzaman hocasından ve büyüklerden bahsedermiş.
Biz hocamızdan da bunu gördük, hiç bir zaman kendisinden bahsetmez, bahsettirmez, herzaman hocası Abdülhakim efendi hazretlerini, İmâm-ı Rabbânî hazretlerini, Mevlâna Hâlid hazretlerini anlatır, Onların büyüklüklerini anlatır, kendisinden bahsetmezdi. Enver abim’de bu yolun devamı idi. O’da kendisinden bahsetmedi, bahsettirmedi, herzaman sadece hocamızı ve diğer büyükleri anlattı. Kendisini setr etti, gizledi. Bize sadece bir abimiz olarak görülmek istedi.
Demek ki hakîkaten insan Onlarmış, büyüklük bu imiş..

Bize huzurpınarını kurdurduğu zaman yazı yazmayı öğretti, senelerce cuma yazılarını hazırlayınca hataları düzelttirdi, bazan telefonla, bazan mail ile "şu kelimeyi şöyle değiştirdim" dediği çok olmuştur. Nasıl yazacağımızı öğretirdi, fakat kendisinden bahsettirmedi. "Benden bahsetmeden, Benim sözüm olduğunu belli etmeden yaz" buyurmuştu. Cuma yazıları sadece Enver abimin sözlerinden olduğu halde, kendisinden bahsedememek en zor yanı idi. Şimdi itiraf edeyim ki, cuma yazıları Enver abimin sözlerinden hazırlanmıştır, bana aid değildir.

Enver abim kiminle konuşsa onun frekansına göre haraket etmesini iyi bilir, hiç kimseyi korkutmaz, çocukla çocuk olur, büyükle büyük, neşeli ile neşeli olur, dertlinin de derdini alır, onu neşelendirirdi.

Enver abim zeynül mecalis idi. Onun bulunduğu yerde herkes neşeli olurdu. Kimin ne derdi olsa orada unuturdu. Zaten Onun yanında dünya hiç akla gelmezdi. İnsan başka bir aleme gider adetâ cennet hayatı yaşanırdı yanında.

 

Enver abimde silsile-i aliyyenin kokusu olduğu için herkes Onu görebilmek, birkaç dakika sohbetinde bulunabilmek için işini, derdini, dünyayı unuturdu.

 

Velhasıl Enver abim, asırlarda pek ender yetişen, dünyada bir benzeri bulunamayacak olan, yeri doldurulamayacak olan bir abi, bir baba, bir hoca, bir büyüktü.

Abdülhakim efendi hazretleri, "Büyükler heybelerini doldurup gittiler, yerleri boş kaldı" buyurmuş.. Hakikaten gidenlerin yeri doldurulamıyor.
Allahü teala dünyada olduğu gibi ahiretde dahi bizi Onlardan ayırmasın, şefaatlerine kavuştursun inşallah. Onların açtığı yolda, öğretdikleri gibi yaşamayı, istedikleri gibi hizmet etmeyi, Onlara layık talebe olabilmeyi nasib etsin inşallah.
Allahü teala Enver abimin kabrini cennet bahcesi eylesin, hesabsız sualsin cennetine alsın inşallah.
Huzurpınarı ailesinden ENVER ABİM için hiç olmazsa bir fatiha okumalarını istirhâm ediyorum.
Zira dua edene mi, edilene mi faydası olacağı sonra belli olur. 

 

Allah’a emanet olun.

 

Ali Zeki Osmanağaoğlu 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir