Enver Abi’li hatıralar (Fuat Bol – En zor yazı! -1-)

 
Hayatımın en zor yazısını yazıyorum, sevgili okuyucularım. Zira; maddi ve manevi olarak her şeyimizi borçlu olduğumuz; sevgi ve merhamet deryası, müstesna insan; sevgili Enver Ağabeyimizi kaybettik! 
Belli ki, gerçek ebedî âlemde onunla buluşuncaya kadar; bu fani âlemde yaşar gibi yaşamaya gayret edeceğiz! Eminim; benim gibi onun cenazesine iştirak eden on binler; tabutunun arkasından: ‘Bizi bırakıp nereye gidiyorsun?’ diye yakaran hıçkırıklara boğulmuştur… 
O, sahip olduğu muazzam pozitif enerjisi ile hemen herkes için bir şey veya birçok şeyler ifade edebilir ama; bizim için; ona aşkla bağlı olanlar için o, her şeyi ama her şeyi ifade ediyordu! Bu yüzden olacak ki, onun kaybıyla birlikte ellerimiz böğrümüzde olarak hem yetim ve hem öksüz kaldık. Zira, her şeyimizi yitirdik! 
Bir insanın gününün 24 saati her saniyesi ile; uykusu-uyanıklığı ve hülyası ile Enver Ağabeyle meşbu (dolu) olabilir mi? İşte; Enver Ağabey, sohbetinin bütün içtenliği ve samimiyeti ile kendisini öylesine size sunar ve sizi öylesine kendisine celbeder ki, onunla âdeta bütünleşir ve sanki o olursunuz! Zira, çok kişiler onun yakın arkadaşlarına; siz Enver Bey’in kardeşi misiniz, demiş; hayır cevabı karşısında ise ne kadar da benziyorsunuz demek zorunda kalmışlardır. 
Kısa bir zaman sonra onun gibi düşünmeye, hissetmeye, konuşmaya ve davranmaya başlarsınız. Her hâl ve şartta onu yanınızda hissedersiniz. Aşk derecesindeki bu tutkunun sebebi, onun kendinden değil; devamlı olarak Allahü tealadan ve O’nun sevgili Peygamberinden, İslam âlimlerinden ve evliya zatlardan bahsetmiş olmasındandır. Kendisi çok iyi bir iletken olup; yol levhası gibi hareket edip size istikamet verir; sizi kendinizden alır o büyüklerle buluşturur ve kaynaştırır. 
Dikkat ettim; TV ekranlarında onu anlatanların çoğu, gerçekte kendilerini anlatıyordu! 
Halbuki onun baldan tatlı sohbetleri vardı; onları TGRT ekranlarına yansıtsalardı; milletimiz de kendisini daha yakından tanımış ve yılların hasretini gidermiş olurdu. Yine de geç kalınmış sayılmaz; büyük bir hizmet olacağını umduğumuz bu sohbetlerin yayınlanmasını dört gözle bekliyoruz. Bizden hatırlatması. 
Yıllarca genel yayın müdürlüğümüzü yapan Enver Ağabeyimiz, mükemmel bir gazeteci idi. Onun gazeteciliği -ki, onu yakın çalışma arkadaşlarına aşılamıştır- alışılmışın dışında ve hatta onun tam tersi olan, alternatif bir gazeteciliktir. O, insanların alkışından ziyade, Hakk’ın takdirini yeğlemiştir. Normal gazetecilikte; bardağın yarısının boş olması haberdir ve eleştiri konusudur. Enver Ağabeyin gazeteciliğinde ise; bardağın yarısının boş olmasının yanında, bir o kadar da diğer yarısının dolu olması haberdir ve elbette takdire değerdir. 
Bu şekildeki gazeteciliği ile Bab-ı Ali’de ‘huzur veren gazete’nin sahibi ve naşiri oldu. 
Bir buluşmamızda; zamanın Başbakanı Bülent Ecevit, kendisine; ‘Enver Bey, yaptığınız yayınlarla bu ülkenin çimentosusunuz. İstikrar ve huzur adına, milletçe size müteşekkiriz’ demişti. 
Her insanın bir tarifi vardır; Enver Ağabey ise, tam manasıyla sevgi, merhamet ve cömertlik timsali idi. Bakın, nasıl? Yarınki makalemizde buluşmak dileğiyle…


Fuat Bol 
(Türkiye / 27 Şubat 2013 Çarşamba)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir