Herhangi bir ünitenin başına yönetici olarak atadığı arkadaşlarına öğüdü şu idi: Yanında çalışan arkadaşlar, sana Allahü tealanın emanetidir. Evindeki kömüründen, çocuğunun sütüne kadar sorumlusu sensin. Hesabını sen vereceksin! Seni oraya, müdürlük yapmak için göndermiyorum; oradakilerin hizmetine gönderiyorum. Seni kızgın bir fırına gönderiyorum; gir, ateşi tat! Dayanabildiğin kadar dayan! Ve; gör bak ki, Enver Ağabeyin ne çekiyor!!!
İnsanlara, onların olumsuzluklarına; olaylara, çığırından çıkan olaylara karşı gösterdiği ‘Eyyüp aleyhisselam sabrı’ karşısında, vücut kimyası bozulmuş; defaatle ameliyat masasına yatarak ve her gün avuç dolusu ilaç içerek ve hepsinden önemlisi geceleri sabahlara kadar ağlayarak; gündüzleri gülmeye çalışarak pozitif enerji vermeye gayret etmiş ve muhataplarına yalnızca bu yönünü göstermiş müstesna bir insandır Enver Ağabey…
Ortak iş yapıp anlaşmazlığa düşen ve her birisi, diğerine; ben haklıyım, senin bana şu kadar borcun var diyerek Enver Ağabeye müracaat eden iki arkadaşına: ‘Her ikiniz de haklısınız; haksız olan benim! Benim her ikinize, ayrı ayrı olarak şu kadar borcum var!’ deyip aralarını bulan bir şefkat-merhamet ve cömertlik abidesidir o…
Önemli sırlarını, çok yakın arkadaşlarıyla paylaştığı oldu. Bunlardan bazılarına biz de tanıklık ettik; şöyle ki:
“Benim bazen kızdığıma; hatta çok kızdığıma, bağırıp çağırdığıma bakmayın. Bunların hepsi rol! Benim yaratılış hamurumda bunların hiçbirisi yok; bazen varmış gibi davranmak zorunda kalıyorum!
Almak bize göre değil; vermekten çok zevk alıyorum. Ağrı Dağı kadar altınım olsa, bir günde verir bitiririm onu. Vere vere bu hallere düştük; akıllandık mı; asla! Cenab-ı Hak bize tekrar ihsan etse, benim yapabileceğim onu derhal dağıtmaktır. Bu hal benim elimde değil.
Değil insanların, bir hayvanın, bir kedinin yanmasına tahammül edilebilir mi? Günümüzde, göz göre göre insanlar kendilerini ateşe atıyor! Elimiz kolumuz bağlı oturabilir miyiz? Var gücümüzle çalışıp, Allahü tealanın dinini onlara anlatmalıyız; anlatan kitapları onlara ulaştırmalıyız.
Müridlik zamanı geçti; eskidendi o işler! Şimdi muhiplik zamanı; sev, kurtul!
Nazlanmayacağız; naz çekeceğiz!
Hiçbir ayırım gözetmeksizin, herkese ama herkese; hatta hayvana ve nebata hep iyilik yapacağız! Kadir kıymet bilinmemesine aldırış etmeyeceğiz; zira bilen bilir!
Günah işleyenler bir tevbe ile kurtulur; kendilerini iyiliğe ve hizmete adayan kişiler ise; bu yaptıklarından dolayı devamlı olarak şükür ve her daim tevbe etmelidir!
Cenab-ı Hak kırık kalplerdedir; kırık kalpli olun ama, asla kalp kıran siz olmayın!
Bu hizmetlerin devamı birbirimizi sevmemize bağlıdır. O sevgiyi kaybettiğimiz an, bu hizmetler biter; bu nimet elimizden alınır ve şiddetli azaba uğrarız!..”
Biricik Enver Ağabey! Sen, Cenab-ı Hakkın sevgisine ve sevdiklerinin sevgisine kavuştun; o sevgiler hürmetine bizleri de sana ve senin sevgine mazhar kılsın. Amin!
Fuat Bol (Türkiye / 28 Şubat 2013 Perşembe)