Enver Abi’li hatıralar (Sait Yolaçan – Bir güzel insan; Enver Ağabeyim)

 

Enver ağabey insanlığa, Müslümanlığa ve Türkiye’mize hizmet sevdalısı idi. Yurt dışından döndüğü bir günü takip eden bir toplantıda : “Uçaktan indim, Türkiye’mizin topraklarına ayak basar basmaz, ilk işim eğilip toprağı öpmek oldu. Güzel vatanımızın kıymetini bilelim!” buyurmuşlardı.


***

 

                     

 İlimizde İhlas Finans’ın açılışına Enver Ağabeyler teşrif etmişlerdi. Bir arkadaşımıza teyzesi diyor ki; “Açılışa ben de gitmek ve Enver Ağabeyi yakından görmek istiyorum”. Arkadaşımız : “ O kalabalıkta, nerden göreceksin. İşine bak!” diyor. Fakat kadıncağız bunu dinlemiyor ve birkaç arkadaşı ile açılışa gidiyor. Açılıştan sonra, Enver Ağabeyler bir ara, öndeki kalabalığı yararak, kadınların bulunduğu yere ve tam da arkadaşın teyzesinin yanına kadar geliyorlar ve : “Bacılar nasılsınız, bana dua ediyor musunuz?” gibi konuştuktan sonra oradan ayrılıyorlar. Bu konuşmalara, o hanımın yeğeni olan arkadaş da aynen şahit oluyor.

Gene bu açılışta enteresan bir hadise daha oluyor. Açılışa katılan bir şahıs sim-sırma işi bir Kur’ân-ı kerim kabını Enver Ağabeye hediye ediyor ve diyor ki: “Benim, gözleri doğuştan âmâ bir kızım var. TGRT FM’i çok dinler. Sizi çok sever. Bu Mushaf muhafazası onun size hediyesidir ve kızım diyor ki; Enver Ağabeyin ruhaniyeti ile devamlı görüşüyorum”

***

 

Mehmet Ağa tesislerinde bir toplantı var. Toplantıya biraz geç kaldım.Tesislerin bitişiğindeki dükkandan bir paket pamuk aldım.Niçin aldığımı da bilmiyorum.Toplantı salonuna geldim. Enver Ağabeyin masasının tam karşısında 1 kişilik yer kalmış. Oraya oturdum. Enver Ağabeyler teşrif ettiler. Selamdan sonra çok geçmedi ki, aniden elleri ile burunlarını tutmaya çalışırken kanama başladığını anladık. Çantamda bulunan pamuktan büyükçe bir parça kopararak kendilerine verdim.Bununla burunlarını kapatarak yandakilâvobaya geçtiler. Bir müddet sonra kanama durmuş ve tekrar salona döndüler. Buyurdular ki : “Akacak kan damarda durmaz, fakat Allahü Teâlâ sevdiği kullarına bunu hafif atlattırır.”

***

Birgün, İstanbul gözümde tütmeye başladı, Enver Ağabeyi görmek arzusu içimde dayanılmaz bir hâl aldı. Atladım bir otobüse geldim İstanbul’a. Kendi kendime soruyorum; “İstanbul’da dünyalık bir işim var mı? Cevap: hayır!”. Enver Ağabeylerin Çatalçeşme sokaktaki makamlarında başka gelenlerle beraber huzura kabul ediliyoruz. Enver Ağabeylerin, hal hatırdan sonra ilk cümleleri : “Kıyamet günü güneş bir mızrak boyu alçalacak. İnsanlar topuklarına kadar terleyecekler. İşte böyle dehşetli bir günde şu yedi sınıf kimseler, arşın gölgesi altında olacaklar. Birincisi, hiçbir dünyevî menfaati olmadan bir mümin kardeşini ziyaret edenler.” Oldu. Ve ben diğerlerini dinleyemeden, kendimi derin bir düşüncenin içinde bulmuştum.

 

***

Türkiye Gazetemizin Temsilciliğinin açılışı için İlimize teşrif etmişlerdi. Akşam arkadaşları evimizde kabul buyurdular. Bir arkadaşımızın babası da gelmek istiyor. Arkadaşımız; “Babacığım! Sen yaşlısın orada ne işin var!” diyor.Fakat Babasının çocuk gibi ağladığını görünce, “Peki, öyleyse” diyor ve geliyorlar. Evde, salonda, Baba- oğul Enver Abi ile yan yana müsafaha ederken Enver Ağabey o arkadaşa soruyor : “Bu kim?” cevap: “Babam Efendim!”. Enver Ağabey arkadaşın kulağından tutuyor : “Oğlunu döveyim mi” diyor. Fakat merhametli Baba: “Dövmeyin, Efendim!” diyerek noktayı koyuyor.

 

***

İstanbul’da işlerimizi bitirdik, dönüşümüz ne zaman tensip buyrulur, diye sormak için, Enver Ağabeylere uğradım. Her zamankinin aksine, hemen çıkın buyurdular. Halbuki, vakitte akşam üzeriydi ve genelde, mecbur kalmadıkça gece yolculuğunu tasvip etmezlerdi. Hemen Minibüsümüze kitaplarımızı yükledik, ilimizden olup da İstanbul’da okuyan birkaç gençle yola çıktık. Şehrimize vasıl olduktan bir gün sonra, bilinen meşhur toplumsal olaylar patlak verdi.İlimize giriş yolumuz, karşıt görüşlü kişilerin gösteri yaptığı bir cadde idi.Ve biz kitap dolu minibüsümüzle, tam da bunların ortasına dalacaktık.Ondan sonra da,ne yapacağı belli olan bu öfkeli kalabalığın elinde başımıza kimbilir neler gelecekti. Böyle bir felaketten, Muhterem Büyüğümüz Enver Ağabeylere (Allahü Teala gani gani rahmet eylesin) danışmamızın karşılığı olarak, Cenab-ı hak muhafaza etmişti.

 

Sait Yolaçan

Türkiye Gazetesi K.Maraş eski Temsilcisi  

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir