(Bu bir motivasyon yazısıdır.
Bakış açımızı gözden geçirmemiz için yazılmıştır.)
Futbolda 2005-06 sezonu tarihe geçecek.
22 Nisan sabahı durum şöyleydi: Ligi hep önde götürmüş olan F.Bahçe’nin V.Manisa’ya yenilmesiyle, G.Saray takımı bir haftadır 3 puan önde ve averajı +44 (yani 73 gol atıp 29 gol yemiş). Fenerbahçe’nin averajı ise +49 (yani 78 gol atıp 29 gol yemiş). O günkü maç, şampiyonluğu kovalayan iki takım arasında ve üçüncüyle aralarında yaklaşık 30 puan var. Ligin bitimine ise 4 müsabaka var. Yani o gün G.Saray Kadıköy’deki maçı alırsa “neredeyse şampiyon” olacak…
Müsabaka başlıyor. İlk düdükle son düdük arasında 4 gol oluyor. Hepsi de G.S. kalesine! Maç, galibiyet, beraberlik, mağlubiyet sayıları ve puanlar eşitleniyor. Fener averajla önde…
İşte o dakikadan sonra bütün Galatasaray’lılar bir ağızdan aynı şeyi söylemeye başlıyor: “Fener mutlaka puan kaybedecek ve şampiyon olacağız!”
Sonra da iki galibiyet alıyorlar, ama rakipleri de galip geliyor!
Son gün (yani bu yazıyı okuduğunuz) 14 Mayıs sabahı eşitlik devam ediyor: 33’er maçta 25’er galibiyet, 5’er beraberlik, 3’er mağlubiyet ve iki takımın da puanı 80… Averaj durumuysa; FB+56, GS+45… Galatasaray’lılar hâlâ aynı şeyi söylüyorlar: “Fenerbahçe mutlaka puan kaybedecek ve şampiyon biz olacağız!”
Son günkü maçlarında; her iki takım da galip gelirse, her iki takım da berabere kalır veya her ikisi de yenilirse Fenerbahçe şampiyon olacak.
Galatasaray berabere kalır, Fener yener veya berabere kalırsa Fenerbahçe… Galatasaray yenilirse, Fenerbahçe yenilse bile şampiyon olacak…
Böyle mi?..
Hem böyle hem de böyle olmadığını anlatacağım ama, önce rakiplere bakalım: Galatasaray’la karşılaşacak olan Kayseri, bu maçtan 3 puan alarak lig üçüncüsü olup UEFA’ya katılmayı umuyor. Son maçını Fenerbahçe’yle yapacak olan Denizlispor da düşme hattından kurtulma derdiyle kıvranıyor.
Şimdi, herkes doğru da görse; yukarıdaki hesaplamaların yanlışını söylüyorum. Çünkü maça saatler kala Galatasaray’lılar hâlâ aynı şeyi söylüyor: “Fener puan kaybedecek ve biz şampiyon olacağız!”
Halbuki, kulüp başkanından teknik direktör Erik Gerets’e… Futbolculardan, sarı-kırmızı forma içinde ter döken sokaklardaki sümüklü çocuklara kadar, herkes şunu söylemeliydi son dört hafta boyunca:
“Aramızda 5 gol var. Fenerbahçe yense bile, biz onların attığından 6 gol fazlasını atacağız!..”
Bakış açın ve hangi hedefe kilitlendiğin çok önemli… Çoğu başarılar işte böyle (incecik aralıklardan) kaçıyor!
Fenerbahçe, kendisi için doğru olanı yaptı/yapıyor.
Galatasaray ise üzülürse, belki de bu bakış açısı yüzünden üzülecek!
…..
NOT: Galatasaray tarihinde örnekleri çok. Avrupa kupası maçlarını hatırlayın veya bir zamanlar Avrupa gol kralı yapılmaya çalışılan Tanju Çolak’a attırılan golleri… Hatta önceki gün Avrupa Birliği karması maçında beyaz takım 6-7 geride iken Cim Bom’un efsane hocası Fatih Terim’in son saniyelerde yaptırdığı penaltı ile müsabakayı 10-7 önde bitirmeleri de böyle doğru bir bakış açısının neticesi değil miydi?
…..
(Averaj sistemi değişti, ama bu yazı örnek
olsun diye yazılmıştır)
Stop
Muammer Erkul
14 Mayıs 2006 Pazar