Hayal kurmaya varsanız benimle, insanlar düşünün. Çok insanlar,, daha çok,,, daha, daha, daha da çok insanlar… Kendiniz, şöyle biraz yukarıdan seyrederek, o kadar çok insanlar düşünün ki; sanki bir kumsalı seyreder gibi olun!
Yerden kum gibi çıkıyor, hızla büyüyor, gelişiyor insanlar; yan yana, omuz omuza, karman çorman, itiş kakış…
Büyüyebilenler, bir süre sonra; üçünü beşini toplayıp yerdeki çocukların, ceplerine dolduruyorlar… Zorlansalar da dişlerini sıkıp taşıyabildikleri kadar ötelere götürüp, yıkılıyor kendileri… Patır patır ölüyor, dökülüyor insanlar…
Ve patır patır doğuyor, büyüyor insanlar…
Yürüyorlar… Geride kalan daha çok olsa bile, alabilen alıyor ceplerine, omuzlarına onlardan bir kaçını, ilerliyorlar; istikametlerine doğru…
İnsanlar düşünün. Daha da çok!..
İnsanlar düşünün yerden mantar gibi bitip, küçücük iken birilerinin ceplerine, koynuna, koltuğuna giren, dolan, sığınan… Sonra biraz büyüyen, ama bu süre içinde de belirli mesafelere kadar taşınmış olan… Bu çekilme, götürülme, aktarılma sırasında da; geçilmiş olan yollarda ziyan olmaktan kurtulan insanlar…
Her insan alıyor; her an, her yerden kum gibi, mantar biten insanlardan sırtlarına, ceplerine, kucaklarına… Ve her insan taşıyor!.. Az veya çok, doğru yöne veya doğru olmayan istikamete doğru, ama taşıyor…
Anneler, babalar, ağabeyler, akrabalar, komşular da taşıyor; kum gibi sayısız küçük insanın arasından sadece bir kısmını, daha ilerilere doğru… Bazen yorula yorula, bazen nefesi tıkanarak, bazen kızarak, üzülerek veya sevinerek…
Hayal kurmaya devam ediyorsunuz, değil mi?..
Peki, sizce; bu kadar çok insandan ne kadarcığının kurtulduğunu, ayaklar altında ezilmediğini tahmin ediyorsunuz?..
Ve, geride kalanların, taşınmayanların, yerlerde yuvarlananların ne olduğunu sanıyorsunuz?..
Bir sır vermek istiyorum, size şimdi:
Bu kalabalığın arasında farklı birileri var; dikkatli bakın, görebileceksiniz…
Onlar, diğerlerinden ve bu kadar kalabalıktaki insanlardan birazcık farklılar…
Onlar birkaç cep ve sadece bir çıplak kucak ile çıkmamışlar yollara… Onların bir kısmında çuvallar, bir kısmında el arabaları, bir kısmında daha da büyük kamyonlar var…
Onların her biri… Bu kum gibi insan kalabalığının arasında avuç avuç, kucak kucak, kürek kürek insancıklardan toplamakta, ve kendi nakil vasıtalarına koymakta…
İşte bu taşınanlar da bir süre sonra aynısını yapmakta, ve bunların arasından da çuvalı büyük, kucağı büyük, cepleri-arabası büyük birkaç kişi çıkmakta ve o da bu kalabalıktan bir grubu daha da ilerideki mesafelere götürmekte; kendileri ölmeden evvel!..
Herkesi kucaklamak ister elbette gerçek yazarlar, gerçek sanatçılar; ama buna güçleri yetmez… Götürebildikleri, taşıyabildikleri kadar insanı alırlar sadece ve doğru bildikleri istikametlere doğru taşırlar;
Onların arasından da, kendilerine benzeyen birilerinin çıkabileceğini ümid eder!..
Bu yolculuğun hiç bitmemesini umarlar…
Stop
Muammer Erkul
30 Mart 2003 Pazar