Gidene güle güle
Elinde kalem olanın, gözleri “yüzünde” olmalı…
Şair geleceğe bakmalı, yarınlara…
Gözlerini ensesinde unutanların “çoğu” şiir yazmıyor, yani yazdıkları şiir olmuyor!
Merak ediyorum; acaba kaçınız benim kadar ayrılık yaşadı?
Yine merak ediyorum; neden bana gelen şiirlerin, her yüz tanesinin doksanı “dün giden” sevgili için yazılmış?
Yine, yine merak ediyorum eğer o gidenler kalsaydı “aranan mutluluk” bulunmuş mu olacaktı?..
Evin üstünde tam sopalık bir karga var, biliyor musunuz?.. Vicdansız hayvan “gülmeyi” öğrenmiş!..
Şükrediyorum…
Ve gidenlerden gördüğüm olursa teşekkür ediyorum, beni bir adım daha ileri ittiği için…
Mutlu insanlara sorun bakalım, ne diyecekler… Bir zamanlar yaşamış oldukları küçük mutsuzluklara değmiş mi değmemiş mi şu an ellerinde bulunan nimet?..
Günaydın, diyelim mi?
Günaydın, günaydın!..
Ya kendi beceriksizliğimizden elimizde tutamadığımız, veya hakikaten bizim kıymetimizi idrak edemeyenlerin ardından, yerden yere vuruyoruz duygularımızı…
İyi de, bu “arabesk mantık” acaba dünyanın neresinde prim yapıyor? Dünkü sanata; şiirlere, şarkılara bakın veya yarınki sanatı düşünün… Acaba bu kısırlığı hangi dilime yerleştirebilirsiniz;
Meyhanelerden başka!..
“Yazdıklarım, pantalonumun arka cebinde kalmasın” diyenlerin hepsinin gözleri alnı ile burnu arasında, enselerinde değil!..
İnsanlara “günaydın” demek ne kadar güzel değil mi?
Ama insanlara “günaydın” diyebilenlerin hepsi, önce kendilerine “günaydın” demiş olanlar, farkında mısınız?
Günaydıın!
——————————————————–
POSTA KUTUSU
– Yazılarınız romantik –
Yazılarınız güzel, gazetemiz güzel, sayfamız özel, dopdolu ve canlı olduğu kadar da romantik. Başarılarınızın devamını dilerim. (Rabia-Adana)
Sen seni öyle birine bağla ki sen ölünce o hiç yaşamasın.. (Lolita-İst.)
… Şimdi istiyorum ki her zaman o anı yaşayayım; yani sanki ölecekmişim gibi hareket edeyim. O zaman insanlara daha faydalı ve daha zararsız olabilirim… Sevgi dolu yüreklere sevgilerle… Allah’a emanet olun. (Nazlı Gül-Adana)
… Ve ben öyle heyecanlıyım ki, her zaman yaptığım gibi heyecanımı yine sana mektup yazarak atmak istedim. Bu da postalanmayacak bile olsa, ben böyle rahatlıyorum.
Yüreğim şu şiiri duyar duymaz takılıyor yine; yine, yinelenen acıların peşinde:
“İyi ki gemideyiz Rükneddin/İyi ki senin öbür adın rüzgar/İyi ki mevsimden mevsime bir yol/Yani inanan bir kalbin var…”
( Yasemin Karataş-İstanbul)
Fırça isteyen var mı?
“Bugün ayın 22’si. Bunları (yayınlanan şiirleri) kura ile mi çekiyorsunuz bilmiyorum. Aynı şiiri dün de gönderdim fakat yayınlamadın. Senden bu şiirimi yayınlamanı rica ediyorum.”
Şimdi bu rica” mektubunun “üslubunu” beğenen var mı aranızda?
Cemil Meriç diyordu ki; “şair insanların en hassasıdır.” Ne güzel söz değil mi?.. Ben bunu bildiğim için sizi kırmamaya çalışıyorum, ama siz de beni kırmamaya çalışın, olur mu?
Biliyorum, hepiniz bana “dünyanın en üzel şiirlerini” yolluyorsunuz!.. Ama hepiniz yolluyorsunuz! Siz gönderdiğinizi, ben ise gelenleri biliyorum…
Acaba hanginiz yayınlanabilecek bir mısra bulabilmek için elli tane şiiri ikişer-üçer defa okumayı arzu ederdi?..
Unutmayın ki, burda size anlatamayacağım sorumluluklarım var… Dolayısıyla hiçbir mektubu veya şiiri yayınlamak, veya falan tarihe kadar yayınlamak mecburiyetim yok!..
Beni üzmesin kimse.
Ben yapmam gerekeni (inanın fazlasıyla) yapıyorum.
Sizin ise yapmanız gereken; daha güzel yazılar, daha güzel şiirler göndermek. Hadi bakalım… M.E.
ŞİİR
– Sevda Denizi –
Deryalara daldığım an,
Seni gördüğüm zamandı.
Beni en çok mutlu kılan,
Bu deryada boğulmamdı.
Zıpkın yemiş yunus gibi
Gücüm takatim kalmadı
En güzeli yüreğimden,
Senin için vurulmamdı.
Her gece gezdiğin suda
Öldüm haberin olmadı.
O kıyıya vuran sular,
Dalga değil ağlamamdı.
İşte son çırpınışlarım,
Hâlâ sesim duyulmadı.
Ben sana haykırdım ama
Kulakların rüzgar sandı.
Ölürken en son gördüğüm
Gece kıyıda yatmandı
O, gökyüzünde gördüğün
Ay değil, benim sevdamdı.
Sadık Girgin – Seydişehir
(Not: Çok çok güzel bir duygu ve harika bir konu yakalamışsın. Peki ama neden erken çıkardın fırından? Şiir kitaplarını kıskandırmamak için mi?
STOPLAYANLAR
Emine Tülle- istanbul, Nuriye Nur- İstanbul, Kemal Ekşi – Soma, Halime Sarpdağ – Isparta. Salih Topçu, Salim Yılmaz – Ankara, Gülsüm Çankaya, Bilge Şevik, Ülkühan Kapar – Almanya, Ömer İlyasoğlu – Trabzon, Hakan, Ayşe Şenol, Sadık Girgin – Seydişehir, İsmail Yücel – Bakırköy.
Stop
Muammer Erkul
07 Ağustos 1999 Cumartesi