Her harf ateşten bir ilmek değilse kendin için ördüğün…
Ve yakmıyorsa seni tenine yapışan kor gibi;
..serinlemez içenler, bardağındaki sudan!
İçindeki sivri kayalarda yırtılan fırtınaların feryadı sağır ederken kulaklarını; zaten duyamazsın, hakkında söylenenleri…
Ama böyle zamanlarda fısıldasan;
..işitir seni kâinat!
Yazmak;
..deli gömleği…
…..
Darağacının meyvesi; insandır…
Yaftanda, el yazın!
Lambaya girmiş pervane veya tandıra düşmüş çekirgeden farkın varsa klavyenin başında, sor kendine; yazar olup olmadığını!..
Yazar kişi yazar ise de;
Yazmak, yazar etmez insanı!
Kocaman laflar edebiliyor olmak;
..kocaman tepelerin tepesinde görülüyor olmaktır!
Kumda düşen hiç kimse kıramadı kafasını bu güne kadar…
Tehlikeli olan;
..yüksekte yürümektir!
Yazmak;
..ateşten gömlektir!
Bir yangına düşmüş kaplumbağanın kabuğu gibi ve kadar sıkmıyor ve yakmıyorsa seni tenin; nedir elinde tuttuğun?
Kalem mi?..
Kalem çok işe yarar;
..yazmaya da yarar!
Yazmak, kezzap yağmurundan sürahi doldurmak;
..bardak bardak sunmak için, dileyenlere!
Şimdi ben, kendimi koydum buraya;
Gömleğini çalıya asmış bir yılan gibi!..
Dün; işte buydum… Dün görünenimi, yani dünkü ben’i çıkarıp bugün astım çalıya… Yürüdüm, yeni bir gömlek daha çıkarabilmek için sırtımdan!
Yazmak, her gün soyunmaktır kendinden…
Ben’i bulmak için;
..ben’i bırakmaktır ardında!
Stop
Muammer Erkul
18 Mayıs 2007 Cuma