Hangi dert öldürür [28 Ekim 2007 Pazar]

Kibir iyi bir şey değildir…
Gizli kibir aşikârından da kötüdür!
…..
Adam tedbirsiz davranmış, kolu kesilmişti…
Büyük bir feryat kopardı…
Öyle bir çaresizlik ve acı duydu ki o an; içi tükendi, fenalık hissetti, oracığa yığıldı…
Sesini duydu yakınları, hemen koştular…
Baktılar ki, kan revan içinde; yardıma muhtaç ve kıpırdayacak halde değil…
Biri su getirmeye koştu, biri düzgün yatabilmesi için bacaklarını düzeltti, biri gömleğini yırtıp kolundan sıyırdı ve sonra bu parçayı şeritler halinde ayırarak, kesilen kısmın biraz üzerinden sımsıkı bağladı…
Akan kan azaldı, vücudu terk etmesi yavaşladı…

Biri koşup en yakındaki tabibe gitti, durumu bildirdi ve alıp getirdi onu…
Baktı ki hekim, yarasının verdiği acı ve korku ile panik halinde bu zavallı… Oturdu yanına ve;
“-Merak etme, dedi. Bu dert seni öldürmez…
Çünkü acı ve kandan korkup yardım çağırmışsın, çaresizliğini duyurmuşsun insanlara… Allah’ın kulları çoktur; bunlardan birilerini yardıma gönderse ve merhametlerini uyandırsa gerektir!..”
Büyük bir teslimiyet içindeydi kazaya uğrayan adam…
Dudaklarını ısırıyor, yaptığı hatadan dolayı duyduğu pişmanlık; birer gözyaşı damlacığı halinde kabarıp titriyordu göz pınarlarında…

Biri daha vardı ki, bütün olanları görmüştü…
Kendi bahçesine kurdurduğu sofrasına oturmuş, keyif yapıyor;
“Benim ne işim olur bu akılsızla, diyordu…
Her şeyi kendi yaptı. Gördüm işte; kendi kafasızlığı yüzünden kesildi kolu…
Şimdi ağzına su veriyorlar, dudakları çatlamış da içemiyor acıdan…
Senin şerefine dikiyorum şu bardağı başıma ey ahmak!
Bak, karnın aç. Bedenin zayıflıktan titremeye başladı… Kendi haline bak ve bir de benim halimi gör:
Şu yağlı kemiği, senin için yalayıp yutuyorum şimdi” diye diye kendini eğlendiriyordu…
…..
İşte şu karşıdaki adam, böylesine acılar ve çaresizlikler içinde sürünürken… Ve insanların yardımına ihtiyaç duyarken; o kendisi ve karşısındaki adam arasındaki büyük farkı düşünüyor, kibirleniyordu…
Etrafındakiler de onu haklı bulduklarını söylüyor, seviniyordu.

Üçüncü gündü… Kesilen kolu sargılar içindeki adam da girdi tabutun altına, taşınmasına yardımcı oldu… Cenazeyi takip edenler, ardından konuşuyorlardı:
“Meğer göremediği, fark etmediği, bilmediği dertleri varmış da; o, başkalarının derdine bakarken gizli gizli büyüyormuş içinde… Asıl öldüren dert onunkiymiş!
Hâlbuki hiçbir hastalığı olmadığını biliyor, yiyip içiyor, hatta yiyip içemeyenlerle, hastalar ve sıkıntısı olanlarla eğleniyordu…”
…..
İşte o zaman, bu sözleri dinleyenlerden bazısının kulağına, sanki yazının başındaki nasihat fısıldanıyordu!
 

Stop
Muammer Erkul
28 Ekim 2007 Pazar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir