Hangisi büyük [25 Ekim 2007 Perşembe]

Burnunun tepesinde sivilce çıkmış;
Kıpkırmızı, şişkin, gergin ve ağrı yapıyor…
Uzaklara baksan sivilceni görüyorsun, yakınlara baksan sivilceni görüyorsun, bana baksan yine sivilceni görüyorsun!..
Öyle ki, rüyalarını bile sivilcen istila etmiş; gözünü kapatınca yine onu görüyorsun!

Dert, öyle bir şey ki; anlatmak kolay da, anlamak zor!
Dert; sahibi olabildiğin sıkıntı!
Dert; hissedebildiğin kaygı!
Dert; yaşayabildiğin çile!
Yani, sıkıntının sahip olabildiğin kadarı veya kaygının hissedebildiğin kadarı yahut çilenin yaşayabildiğin kadarı…
Gerisi?
Ödül!..

Madalyalar; madalya bekleyenlerin göğsünde değil! Zaten madalyayı hak edenler; madalya umanlar değil!..

Dert her yerde var, herkesin yanında var…
Deliler de yangınların içinden geçer, veliler de… Kimi güler kimi ağlar… Kimine çıtırtılar bile destanlar söyler, kimine çatırtılar tek söz diyemez!

Yıllardır, sanki bir parçam gibisin…
Şimdi, çık kendi içinden de, yere çizdiğim resme tepeden bak:
Sivilcesi burnun için ne ise; sıkıntısı ‘sen’im için odur!..
Dünya işte böylece başında patlar!

Anlatsam neye yarayacak; söylesem neye yarayacak…
Şunu sorsam neye yarayacak:
Burundaki sivilce mi büyüktür, genizdeki tümör mü?..

Sen gözünün önündeki sivilceye baktığın için, ayağını bastığın yolu göremiyorsun!
Sen, gözünün önünde duran sivilceyi gördüğün için genzinde neler olduğunu umursamıyorsun!
Sen, gözünün önünde duran sivilce yüzünden sanki öldüğünü hissediyorsun da; ölüm bayrağını genzine çakmış derdi veya dert oltasını genzine takmış ölümü fark etmiyorsun!

İnanıyorum söylediğine. Seninki de epey büyük bir dert: Kıpkırmızı, kocaman, şişkin, gergin ve üstelik ağrı yapıyor…
Daha da önemlisi; tam burnunun üstünde!

Stop
Muammer Erkul
25 Ekim 2007 Perşembe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir