Yıllar önce, sabah namazından sonra gazete dağıtıcısının Muammer’in yazdığı gazeteyi balkona attığı gazetenin, taş zeminde çıkardığı sesleri beklerdim…
Güne ilk önce gazetinin "stop" köşesini okumakla başlardım.
Yıllar boyu böyle sürdü.
Şimdi farklı bir heyecanı yaşıyorum.
Balkona düşen gazete sesi yok. Ama uyanır uyanmaz hemen pc.nin açma tuşuna basıyorum. O da ne, sık kullanılanlara eklemişim. Arama tuşuyla uğraşmak ta yok.
Muammer karşımda, ilk satırından son satırına kadar yeni baştan okuyorum. Aynı Nurbaki sitesinde ki gibi Her gece saat tam 24 00 da güncellendiği için sabahı beklemeye sabrım yok.
iki güzel dost Muammer Erkul ve Uğur İlyas Canbolat; muhteşem ikili, gece yarısında program yaptıkları gibi.
Aynı haz aynı heyecan.
İyi ki varsınız. Sizi gelecek neslin temsilcileri de tanımalı.
Çokkk şükür…
Fahriye Erdoğan
Ablaaaam seni seviyoruz ve iyiki varsııııııın :)))
Sevgi karşılıksız değil. Seni ve sevgi ailemi çok seviyorum. Eğer sevmediğimi söylersem yüreğime ihanet etmiş olurum. Bildiğimiz gibi insan sevgi ile yoğrulmuştur. Sevmek insanın yaradalışında varsa sevmekten güzel ne olabilir ki. “Sevdiğimi söylemezse, Sevmek derdi beni boğar.” Der Yunus Emre. Böyle işte Yıldız’ım. En güzel sevgi ise karşılık beklemeden sevmektir. Allah rızası için, yarattığını sevebilmek. Öyleyse onca yıl sevgiyi söylemekten korkmayan Fahriye abla, yüreğinin derinliklerinde gizleyip göz yaşları ile suladığı, gül gibi kokladığı dostlarını ne olursa olsun. Hatta incitip kanatsalar da o yüreği asla vaz geçmez…
Yıllar önce, Üsküdar FM dinlediğim günleri hatırlattın ablam. Sadece evin bir köşesinde hiç kıpırdatmazsam çekerdi radyom:) Ve programa katılabilmek için koşa koşa köşedeki telefon kulübesine giderdim gecenin bir yarısı. Çoğu zaman yetişemesem de Uğur abi kırmaz yayına alırdı beni. Bilirdi halimi çünkü:)
Hal ile konuşan, halden analayan dostlar edindik hamdolsun. Senin de dediğin gibi ablam, herşey sabah kahvaltısını bile etmeden gazeteyi orta sayfasından okumak için heyecanlanmakla başladı.
Sizleri çok seviyorum…