Yılı kesin olarak hatırlamamakla birlikte 2004 senesi olduğunu tahmin ediyorum.
O zamanlarda bir kahveye babamla, ya birini beklemek için ya da başka bir nedenden oturmuştuk.
İlk "Ne mümkün" isimli yazısıydı, beni Muammer Bey’le tanıştıran.
Ben o zamanlar 19 yaşındaydım. Sıkıntıdan masanın üzerindeki Türkiye Gazetesi’ni karıştırırken bu yazı dikkatimi çekti:
"BİR KÂSE SUYA DÜŞEN BİR DAMLA ZEHİR GİBİ; GAYRI SENİ İÇİMDEN SÖKÜP ATMAK NE MÜMKÜN?" Diyordu…
Okudum ve o kadar hoşuma gitti ki; kahveciden izin alıp hemen gazetenin o köşesini koparıverdim.
Aslında yapı olarak birinden zar zor birşeyler isteyen biri olduğu halde o yazının orda kalmasına gönlüm elvermedi. Ve bu yüzden kahveci amcadan isteyiverdim.
O günden sonra her fırsatta takip ettim Muammer abimin yazılarını. Gerek internetten gerekse gazeteden. Öyle içten öyle sıcacık bir uslubu var ki zaten bunları siz de biliyorsunuzdur.
Ama o gazeteyi yırttığım zaman hala gözümün önüne gelir, bir tvden canlı yayın izlercesine…
Hakan K.
🙂