Hatıralar Sokağı (KONSERVEYE ŞAŞIRMIŞ – Fahriye Erdoğan)

(Evde yemek yiyorduk. Zeytinyağlı dolmaya şaşırmıştı.
Ve bize bir hatıra bıraktı…)

***
Annem evdeydi. Oğlumun okulunda toplantı vardı. Acele ile giyindim çıktım. Okula gidecektim evet. Ama aklım karışıktı. Oğlumun durumunu az çok biliyordum. Aklım Sultanahmet’teydi…
Neyse okulda işim çabuk bitti. Trafiğin yoğun olmadığı bir İstanbul saatiydi. İçim rahattı. Duymak istediklerimi duymuş, Ali ile gurulanmıştım. Her ana, baba gibi ben de.
Bu kadar heyecan yapacak ne vardı. Aklımda hep oraya gitmek, onu görmek fikri. Eveet buydu heyecanımın sebebi.
Ani bir kararla Aksaray istikametine giden bir dolmuşa bindim. Daha o sıralar ne metro, ne de metrobüs vardı. Ordan da Sultanahmet’e.
Bir yerlerden telefon ettim. Adresi, tarifi aldım. Ve ordaydım… [İsmi "Karadeniz" olan, yeşil mozayik kaplı bir apartmana girip iki kat yukarı çıktım.] Bir kaç dakika sonra kapıyı çaldım. Nasıl biriydi acaba?
Oraya kadar geldim ya, nasılsa az sonra tanıyacaktım.
Birisi bana kapıyı açtı;
-Buyurun, dedi:
-Muammer Erkul, dedim.
-Benim, dedi ve o meşhur kahkahasını attı…

***
Onu kapıda ilk gördüğümde yanında çalışan bir elemanı sanmıştım. Eee biraz şaşırmıştım.
Fakat gülümseyen, gözlerinin içi gülen, hatta bu kadar içten gülen bu adam ondan başkası olamazdı…
Orada ne kadar kaldım, kaç bardak çay içtik ya da neler konuştuk hatırlayamıyorum. On-on beş yıl geçti üzerinden.

***
Çok uzun değil, tanıştıktan kısa bir zaman sonra, aynı yıl, Muammer bize gelecekti.
Bütün marifetlerimi ortaya döktüm. Bir hamarattım sormayın. Neler yaptığımı bilmiyorum, aradan çok uzun zaman geçti çünkü.
Annem zeytinyağlı biber dolması yapmamı söyledi. Mevsim ise kış. Dolma biber bulmak imkansız.
Yaz aylarında taze sebzelerden konserve yapmıştım. Annem söyleyince o aklıma geldi, bir kavanoz açtım. Yemyeşildi biberler, hemen dolmayı yaptım.

***
Nihayet heyecanla beklediğimz konuğumuz geldi. Ailece onu bekliyorduk. Özellikle de oğlum Ali.
Sohbet arası çay da iyi gidiyor değil mi. Ama her nedense Muammer az yedi, beğenmedi mi acaba. Yemeyeceğini söyledi, teşekkür etti.
-Ama, dedim. Dolmadan yeseydin. Çünkü konserveyi ben yaptım.
Tabii ki eksik söylemişim. Dolmayı konserve sanmış Muammer. Daha sonra çok şaşırdığını öğrendim…

***
İyi ki varsın şaşırtan ama arada bir şaşıran adam!..

Fahriye Erdoğan

 

2 yorum

  1. Oyyyy oyyyy oyyyy çok güldüm ya abla sen çok yaşa sizi seviyorummmmmmmmm…

  2. Bu hatıranı bizimle paylaştığın için çok teşekkür ederim kendi adıma Fahriye ablacığım. Sanırım ortak şaşkınlıklarımız ve düşüncelerimiz varmış yazarımız hakkında. Kahkahası en ortak olanı galiba 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir